Cuma, Aralık 29, 2006

Hafif Protest Ama Delikanlı Bir Yazı

Artık sonuna geldik, deli gibi yıl kapatma stresi sona eriyor işte.Gerçi bizim gibi "beyaz türk" görünüp gıpgri koşulları olan sosyal gruplar için hala yıl bitmedi.Bugünde devam yarında devam.Ama psikolojik heralde yinede insanların üstünde bugün sonmuş gibi bir bayram -yılbaşı iyimserliği var.
Misal şirkette benden başında ki bit kadar bile hazzetmeyen bir arkadaş var..O bile böyle yüzünde bir iyimserlik, bir pozitiflik,karşılaştıkça kocaman gülümsemeler, olumlu mesajlar vermeler falan durumu var.Yani herkes birbirini hoşgörür durumda.Affetmişler birbirlerini kimisinin gençliğine kimisinin cahilliğine ,kimisininse yaşam koşullarına bağlanmış lanetliği.
İki gün önce patrona gidip senin kulisini yapan o p...nk o değil adeta.Herkeste bir şirinlik muskası olma hali.
Yahu ne var bunda pallascım iki günde olsa herşey iyi olsun sana ne zararı var demeyin.Bugün bunları izlemek bana şunları düşündürdü.
Aslında kimsenin duygu ve düşüncelerinde bir değişiklik yok , bu hengame bitip de herşey eski haline döndüğünde yine birbirimizin boğazına yapışacağız.Olmadık oyunlar kurup birbirimizi faka bastıracağız.Yine nefret edip yine dedikodular yapacağız.Tüm iyi dileklerimiz iki gün içerisinde birbirimize yollayacağımız yılbaşı bayram kartlarında kalacak.Yani arkadaşlar düşmeyin bu bir ülizyon.
Gözboyama ....
Eğer duygu ve düşüncelerimizde yada fiilimizde bir milad bir değişim planlıyorsak bunun sıradan günler olması gerekmediği gibi , özel günler arifesinde de yapabiliriz.Hiç itirazım yok. Ama zamanı ne olursa olsun bunu gerçekten yapabiliyor musunuz hatta devam ettirebiliyor musunuz önemli olan bu.
Aslına bakarsanız ben nefret ettiğimden hala nefret ediyorum.keşke etmeseydim ama ediyorum.Çünkü onlar bunu hakediyorlar.Bayramda ya da yılbaşında hadi bi öpüşelim adet yerini bulsun sonrasına bakarız diyemiyeceğim.Ne arabın yüzü ne şamın şekeri ...İstemem ne gelsin ne öpsün ne de hoşgörsün beni.
Beni gerçekten anlasın yeter.Gerçekten anladıysa ( nefret etmesi mümkün değil ;)) ) ve hala nefret ediyorsa sorun yok.Herkes birbirini sevemez yaşam bir masal değil.Ama önyargılı ezbere duygulardan hoşlanmıyorum.Ve bu özel gün ülizyonu ise önyargılı ve ezbere bir gelişme.Onaylamadığım gibi protestoda ediyorum.
Yarın işten çıkarken sadece elini sıkmak istediklerimi sıkacağım ve diğerlerini s.......tir edeceğim.
Varsınlar hakkımda ne düşünürlerse düşünsünler.Esen kalın...

Cumartesi, Aralık 23, 2006

BANA YOLLAMAYINIZ

Az önce bi arkadaşımdan bir mail geldi.Mail son derece masumca yollanmış aslında.Ama ben hiç hoşlanmadım.Mailin içeriği şöyleydi; bir bebek resmi ,sanırım 7-8 aylık, bir yetişkin onu yanaklarının her iki tarafından sıkmak suretiyle maymuna çevirmiş.Çocuğun gözlerini görmelisiniz faltaşı gibi ayrılmış, şaşkın ne olduğunu anlamaya çalışıyor.O sırada bi hıyarda resmini çekip internette yayınlıyor.
Daha önce hiç düşünmemiştim ama o şaşkın ve panik halinde ki suratı görünce düşündüm işte.Bu çocuk büyüyünce nasıl bir karaktere sahip olacak?Mevkisi makamı, görüşü ne olacak? Ve o isteyecek mi böyle soytarımsı ama daha çok çaresiz görünen resminin internet aleminin sonsuz frekanslarından gezinip durmayı?
Her neyse abartmış olabilirim ama internette yayınlanan ve soytarı gibi gösterilen hayvan ve çocuk resimlerinden hazzetmiyorum.Bana yollamayınız.nokta..

Cuma, Aralık 22, 2006

Daha Çok Meme

Şimdi ben bugün kart zamparaları yazmak istiyorum diyeceğim siz önceki yazımdan dolayı Neco'ya takıldığımı sanacaksınız..
Valla ilgisi yok.Neco'ya gelinceye dek akşam olur sabah olur akşam ve sabah bir daha olur.Hatta adamcağız masum bile kalır.
Çevrem belli bir yaşa gelmiş,belli bir kariyer yapmış( yapmamışda olur aslında), ölmeden önce ne kadar az meme ellediğini düşünüp daha çok daha çok ellemeliyim diyen aç kurtlarla dolu.
Yok yok bana yapılmıyor bu girişimler.Durşumdan mı, gözümde ki ben yemem ışığından mı,35 yaş kart zamparalar için çok kart olduğundan mı bilmem bana bulaşmıyorlar neyseki.Ama ben çok isterdim şöyle kendini bilmezin biri çatsada bana kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp anasından doğduğuna pişman etsem diye.Ama olmuyor..Niye onlar kimlere yanaşacaklarını biliyorlar.
Misal bu yıllar 80'lilerin yılları..Bu herifler bunlara takık durumdalar.Öyle başdöndürücü aşk sözleri,öyle iç bayıltıcı laflar ki sormayın gitsin.80'li lerin kolayca yediği ama öyle klişe,öyle bilindikki..Sanırım en az 1000 yıldır bu cümleler kuruluyordur.
Ben mi nerden biliyorum? Halime tavrıma yapışmış "gel bana anlat herşeyi dinler bi de akıl veririm ablam" etiketimden dolayı biliyorum.Gözbebeğimdeki şefkati gören dökülür bana.
Ama bende ki de yürek değil mi..Öğüdü ver ver sonra aynı filmi bin kere izle.Sıkıldım artık.Neyleyelim ki onları suçlamıyorum boşuna dememiş büyüklerimiz bir musibet bin nasihatten evladır diye..Ben kafalarını kırıp içine bağırsamda "adam yalan söylüyor tek derdi seni mıncıklamak,şeyinin derdinde" diye bi işe yaramayacak biliyorum.Üzülerek izliyorum.Her kart zamparanın dişine göre bir çıtır bulup onunla yüzyılın aşkını yaşıyomuş gibi oynamasını.Bebeler sanıyor ki ben çok farklıyım.
Aslında adam öyle akıllı ki eve, düzenine,kariyerine ,hanımına bulaşmasın diye satır aralarında hep mesaj veriyor."Karım çok iyi bir evhanımı ","aslında çok düzenlidir" "konuşacak şeyimiz bitti","dışarda ki dünya ya ayak uyduramıyor"vs vs vs. Aslında bu tip lafları yani karıları ile ilgili yorumları mecbur olmadıkça yapmazlar, yokmuş gibi davranmayı tercih ederler.Sadece korumak zorunda oldukları bir düzen olduğunu ima ederler.Ama bunu anlamayacak kadar sarhoştur küçük kızlar.Adam artık başka meme ellemek isteyip hanım kızı ufaktan ufaktan uzaklaştırıp da kız buna bir anlam veremez ve sonsuz aşkın nolupda bittiğini sorduğunda adamdan somut bir cevap alamaz.Ve ısrar ederse zzavallıcık "ama ben sana demiştim, sorumluluklarım var "der ve gider."ya da sen benden çok daha iyilerini hak ediyorsun o adamı bul ve sonsuza dek mutlu yaşa.İşte o zaman kendimi gerçekten mutlu hissederim" gibi yüzyılın geyiklerini sarfederler.Aslında adam çoktan mıncıklayacak başka meme bulmuştur.
Aslında ne ilk ne sondur hanım kız.Ama o sanır ki evliliğni yürütmek zorunda, öyle olmasaydı evinin hanımı olurdu kesinlikle.İşte hayat bu orta yaşlı adama ve bu genç kıza acı bir oyun oynamış adamın eşini ondan önce çıkarmıştır yoluna.
Tabi ki daha edepsizce olan karşılıklı "al gülüm ver gülüm "esasına dayalı kart zampara çıtır sevgili örneği var.Onlara lafım yok.Kimse kimseyi kullanmıyor ya da karşılıklı bir kullanma söz konusu.Ama bu dediğim varya..Yazık nasıl bir travmaya sokuyolar bu zavallıları.Nasıl ömür boyu yaşanacak bir yüke garkediyorlar.Sonra da ilişki sorunlu bir sürü insan çıkıyor ortaya.Aslında daha diyecek çok sözüm var ama en iyisi "mani oluyor halimi takribe hicabım" deyip ağzımı daha çok bozmadan yazıyı bitirmek.

Perşembe, Aralık 21, 2006

çok zor oldu artık

doğurmama 1 aydan az kaldı.ben evde ikizlerimle daha çok vakit geçireyim diye işime son güne kadar gideceğim dedim.hala da çalışıyorum ama doğuma 1 aydan az kalınca işler güçler, ev ,ilişkiler herşey zorlaşıyor.hele bir de yılbaşı promosyonlarının tüm sorumluluğu sırtımdayken.
gece yatamıyorum, karnımda alışık olmadığım kocaman bir kütle ile sağdan sola dönmek, o bedene hükmetmeye çalışmak çok zor.inat edip o tarafıma dönük uyumak istiyorum ama sonradan gelen o ağırlık popomu bi uyuşturuyo kiiiii....sabahlar sabah olmuyor.sonrada işe gelip artık iyice strese bulanan işlere dalmak varya..
ne bilim..zor oldu...eve gidip yatmak istiyorum .:)) sonra yatamadığımı farkedip ondanda vazgeçiyorum.aslında ne istediğimi bende bilmiyorum..ikizler kaburgalarımı kırıyor şu an..ve işler tepemde..şöyle ağız tadıyla dertleşemedim bile..gidiyorum ben.sonra yazarım

Salı, Aralık 19, 2006

neco gidebildi mi?

ve bu gitmek de necoya huzur vermedi nitekim..bazen gitmekle bitmiyor iş..her seçtiğin yolda keşkelerimiz, acabalarımız olacak..hayat böyle yaşadığımızı biliyor ,yaşayamadığımıza merak ve özlem duyuyoruz.ama her yol kendi içinde mutlulukla mutsuzluğu barındırıyor..sonsuz huzur ya da sonsuz elem yoktur bence..neco yeni bişey yapmak istedi çünkü yaşı geçiyordu..bence pişman..bu hengameyi yaşayamacak kadar yorgun ama artık babayiğitliğe kirli atık sürülmez..adam türkiyeye meydan okumuş.eminim aklından geçiyordur bunlar ya da geçecektir.yeni seçtiği hayat da rutine dönmekten kurtulamayacaktır.
en çok tatil zamanı olur..çekip gidelim buralardan deriz,hatta çok sevip oraya yerleşmeyi düşünürüz.ilk gecelerde kendi yatağımdan daha rahat dediğimiz yatağımız bile sıkar..eve gelince..aman evim heryerden sen rahatsın deriz.kendi banyomuzda duş almadan yıkanmış saymayız mesela.ne bilim ait hissetmek ya da ait olmak hepimizin ihtiyacı..adacağız gittim dedi.bu kadar ağıza laf yetiştirmeye çalışıyor.huzur nerde kaldı?bodrumun güzelim mavisini seyredip şarap içecek hali kalmı ki?

Salı, Aralık 12, 2006

Şöyle bir baktım en son doğum günümde yazmışım.Aslında hikayeme d.günümden 2 gün önce başladığım için bir anlamda yanlış başlık atmışım.Zira sistem yazmaya başladığım günü atıyor bloga ve ben bitirdiğim gün d.günüm olduğu için başılığı da öyle atıyorum.Bu gereksiz d.günü açıklaması bitti sanırım.Artık normal normal yazayım diyorum.
Ben yazmayı o yazıyı takip eden günlerde bıraktım.Kendimce haklı sebeplerden dolayı.Şu anda da düşününce yine haklı buluyorum kendimi.Tek bir farkla..Nedenime neden olanları zerre kadar umursamıyorum.Hani ne diyorlar "under the my pe....." :))
Yazmadığım bu süre boyunca tüp bebek tedavisi gördüm.Bir sürü ilaçlar, iğneler oldum, İki kez genel anestezi isteyen operasyon geçirip bir sürü duygu yaşadım..Yaşadık..Sevgili eşimle...Sevgili ailemle.Bekleme sürecimiz vardı.Bekledik.Sonuç aldık.Mutluluktan ağladık.İnanamadık.İdrak edemedik..Tebrikleri kabul etmek için üç aydan biraz fazla bekledik.Zira nazardan korktuk.O kadar gecikmiştikki..Eh yaş 35 olmuştu...
Tebrikleri kabul ettik.Karnımın büyümesini bekledik.Kendime hamile elbiseleri almadım.Dar dar giydim.Karnım belli olsun diye.Kendimi öyle çok beğeniyordum çünkü.Eşimde öyle.Bazı erkekler eşlerini o halde görmekten pek hazzetmezlermiş.Neyseki benimki beni böylede çok sevdi. (Yada sevmiş gibi görünmeyi borç bildi.Yoksa başının etinin yerdim Allah biliyor)
Ama şişik ayaklarıma, ve şişik karnıma bakıp bakıp gülümsemesinden gerçekten sevdiğini tahmin ediyorum.
O kadar iyi geldiki bana hamilelik.Saçım başım, tenim, rengim herşeyim güzelleşti.Ya da ben kendimi harika hissettikçe içim dışıma yansıdı.Hiç şikayet etmedim bir gün bile.Çok kolay olmadı hamileliğimde..Gerçekten ..Zordu ama inanılmaz bir deneyimdi.
Şimdi yaklaşık bir ay var doğurmama.Hala çalışıyorum.Son güne kadar da doktorum dur demedikçe çalışacağım.Evet yine tekrarlıyorum hiçde kolay değil.Ama başımın üstünde yeri var.En çok bir ay daha zor.Sonrası bilinmeyene doğru bir macera benim için.Ve ben koç burcu kadınıyım macerayı ve zoru severim.
Bebeklerime gelince..Evet bebeklerim...Çünkü ikizlerim olacak...Üstelik evdeki cinsler eşitini bozmadılar yavrularım.Ayrı yumurta ikizi tabiki..
O kadar şekerler ki karnımın içinde mısır patlatıyorlar sanki.Her daim bir aksiyon var.Ve ben bu aksiyonu seyretmeye bayılıyorum.
İşte tüm bunlardan sanırım birazda agresif olan ruh durumum tamamen ehileşti.Duruldu.Hiç kimseyi ve hiç birşeyi takmaz oldum.Bu gebelik beni light yaptı,eski halimden eser kalmadı desem yeri.Ve boşşşvverrrr dedim kendime yazmak istiyorsan yaz kızım.İşte böyle yazasım yeni geldi.O zaman düşündüğümde haklı olduğum o sebebi bir kenara özenle bırakıp canım tamda bu saatlerde yazmak istediği için yazmaya başladım.
Ne bilim belki bebelerim doğunca yaşadıklarımı yazarım.Belki de hiç onlara değinmeden içimde biriken hikayelere devam ederim.
Ama blogumu özlemişim onu fark ettim.Yazmayı ne kadar önemsediğimi fark ettim..
Ne yazacağımı hiç bilmediğim yeni yazılarda görüşmek üzere..Esen kal blog alemi her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan..
Ezeroya hususi not:ezerocum taşıma beni..Ben alışkanlıklarına düşkün bir kadınım ve blogum burda kalsın.