Cuma, Aralık 30, 2005

Kendini Bişiiii Sananlar Kulübü

Çok heyecanlıydı.Yerinde duramıyordu.Zaten genç ve kanı deli akan yaştaydı.Bir de bu kulüp üyeliği meselesi onu daha da coşturuyordu.Bu kulübe üye olduğunda istediği zaman istediği mekana girebilecek ,giriş ücreti ödemeyecek, kaliteli insanlarla takılacak,yaşam şekli değişecek bir nevi sınıf atlayacaktı.Bunun için çok uğraşmıştı.Sonunda bu kulüp üyeliği için bir görüşme ayarlamışlardı.
Aslında köklü bir geçmişi olan iyi bir aileden geliyordu.Geçmiş yıllarda ailece yaşadıkları maddi bir sarsıntı onalrı biraz geriletmiş.Çok çalışarak ve inanarak ailece bu işin üstesinden gelmişlerdi.Hiçbir zaman eski saltanatı yakalamadılar ama yine de iyi durumdaydılar.
Aldığı aile terbiyesi, eğitim onu aslında seçkin yapıyordu ama ilk gençlik yıllarında yaşadığı bu plansız gerileme onu kendine güvensiz biri haline getirmişti.İşte tam da bu sırada kendini bişiii sananlar kulübü imdadına yetişti.Bu kulübe üye olarak yaralı ruhunu tedavi edebilir, imkansızlıklar yüzünden yapamadığı şeyleri yapma imkanı bulabilirdi.
Ama bu kendini bişii sananlar kulübü onunda gördüğünün aksine biraz züppe,biraz kendini beğenmiş, biraz değerlerini yitirme yolunda ama maddi varlığı iyi olanlardan kurulu idi.
Ama genç adamın bunu görebilecek hali yoktu.
Randevu günü en hoş kıyafetini giydi.Kokularını sürdü.Saçlarını taradı.Kulübün öğretilerini gözden geçirdi ve kulüp binasına gitti.
Gittiğinde onu çok güzel karşıladılar.Oradakilere söyle bir baktı görüntü olarak hiç de farklı durmuyordu.Vizyonu olan, gülümseyen, yaşam hakkında fikri olan pırıl pırıl insanların yanında o da olması gerektiği gibi görünüyordu.
İçinden, bu kendini bişii sananlar kulübüne tepki gösteren arkadaşlarına ve ailesinden bir kaç kişiye hayret etti.Ne kadar da iyi bir organizasyon kurmuşlardı.Herşey tıkır tıkır işliyordu.Yalnız bazen aralarında kendinin anlayamadığı espriler yapıp gülüyorlardı.Bu o na biraz bu kulübün dışında olduğunu hissettiriyordu.Ama dedi içinden üye olursam ben de yapacağım bu konuşmaları ,böyle yabancı kalmayacağım.Daha geçen yıl onların mahallesinden bir çocuğu tam üye yapmışlardı.Oysa çocukla onun arasında çok fark yoktu.Acaba kriterleri tam olarak neydi?Bu kriteleri belirleyen bir genç üye vardı.Ama onun gözlemine göre bu kriterler zaman zaman yönünü değiştiriyordu.Vardır benim hesaplayamadığım bişey dedi.Olssun kriterleri yerine getirirdi yeterki kendini bişii sananlar kulübüne girsindi.
Zaman geldi ve onu görüşmeye aldılar.
Son derece hoş bir sohbet ortamında idiler.Belli bir grup vardı sohbet ettiği .Kulübün önde gelenleriydi bunlar.Hepsini tek tek tanıyordu.Hatta çocuklardan birinin dedesi ,onun dedesinin yanında çırakmiş.Babası anlatmıştı.Nereden nereye demişti babası bunu anlattıktan sonra.Şimdi benim oğlum babamın çırağına beni içinize alın diye minnet edecek.
Çok dokundu bu söz ama sonra geçti.Uzun sürmedi.Belki aile tarihini bilseydi daha çok dokunurdu ama bilmiyordu işte.
Görüşme iyi geçti ama ondan istedikleri bir takım şeyler ,onu biraz zorlayacaktı.Kulüp binasından çıkmadan önce yılda bir yapılan bu organizasyonun anısına kapıda bir resim çektirdiler.Hemen de çıktı.Aldı çantasına koydu.Arabasına bindi.Bu şartları nasıl en kısa sürede ve en kolay nasıl yerine getirecekti onu düşünüyordu.Resme bakmadı bile.Görüşmeden sonra kuzeni ile buluşacakları resstorana geldi.Çoktan gelmiş onu bekliyordu.Olanları anlattı bir çırpıda.Sonraa resmi çıkardı.Kuzeni "oooo "dedi. "başkan elini omzuna koymuş"..Farketmemişti.Baktı gururlandı.olur olur bu iş dedi kendi kendine.
Devam eden aylarda kendini bişii sananlar kulübü ile sık sık haberleşti ama tam olacak derken hep bişey çıkıyordu.Yoruluyordu ama vazgeçmiyordu.Çok canının sıkkın olduğu bir gün artık iyice yaşlanmış olan dedesine gitti.Dedesi ile konuşmak onu rahatlatıyordu.Son zamanlarda olanları bir çırpıda anlattı.Dedesi gülümseyerek birazda üzgün dinledi onu.
Sonra dediki, sana vazgeç demiyorum.Bu senin için önemli anlıyorum.Ama güzel evladım bu kulüp için değil kendin için yap ne yaparsan.Belki senin vardığın yerde,günün birinde onlar sana aşağıdan bakacak...Neden böyle düşünmüyorsun.Yolun uzun ve zor biliyorum.Ancak unutmaki senin başladığın yerden başladı herkes.Bu kendini bişiii sananlar kulübü bile olsa böyle.Şimdi kafanı biraz topla işlerini düzenle kendin için iyi olduğuna inandığın her ne varsa bu kulübü hesaplamadan sıraya koy ve onları yapmaya başla.Yeterki kim olduğunu unutma ve kendini daha iyi yorumla.Yolun açık olsun çocuğum.Genç adam oradan ayrılırken tam da dedesi gibi düşünüyordu.Ama kendini bişiii sananlar kulübü için çalışmaları hep sürdü.Bir gün mutlaka o kulübe girecekti.:)

Çarşamba, Aralık 28, 2005

Hiç bir amaç için beklerken beklemekten yoruldunuz mu? Benimkide soru mu şimdi, herkesin yaşamında en az bir kez böyle bir şey olmuştur.
Her birimizin sabır eşiği farklı olduğu için kimimiz çabuk öfkeye kapılmışız kimimiz biraz daha beklemişizdir.
Şimdilerde ben biraz öyleyim.Nankörlük etmeyeyim hayatımda herşey bir gün mutlaka istediğim gibi oluyor.Ama o kadar geç oluyor ki...İstemekten yorulup vazgeçtiğim zamanlar geliyor çoğu zaman.O zamanda sevinsem mi sitem mi etsem bilemiyorum.Yaşamda olan ve olacakları biraz kaderci ve birazda faydacı karşılarım genellikle.
Faydacıyımdır çünkü zaman içinde yaşanan herşeyin ama herşeyin insanın kendi iç yolculuğunda bir aşama olduğunu ,edinimlerin o insanın insan olmasına katkısı olduğunu düşünürüm.Bir nevi talimdir bu.Ruh talimi...Kaderciyimdir çünkü hayatımızda çok ufak şeyleri değiştirebiliyoruz gerçekte hazır bir kurgu var ama siz bunu çoğu zaman farketmeden yaşıyorsunuz.Ve bir gün diyorsunuz ki "ne kadar çabalarsan çabala işler olacağa varıyor" Bu duyguyu ilk kez "Melekler Şehri"isimli filmde hissetmiştim.Meg Ryan aşık olduğu adamın bir ölü olduğunu öğreniyor, adam yani Nicholas Cage , bir ölü olarak aşık olduğu kadınla birlikte olamayacağını, bir tercih yapması gerektiğini anlıyor.Tekrar sevdiği kadın uğruna ölümlü olmayı seçiyor.Tam da mutlu olacaklar derken kadın bir trafik kazasında ölüyor.Kaderde ayrılık var bir şekilde ayrılacaklar kadın ölü ya da adam ölü farketmez.Çok üzülmüştüm filmi izlediğimde.Ve etrafımı uzunca bir süre bu olgunun varlığını sınayarak gözlemlemiştim.Kader yani var mı biz mi uyduruyoruz?Kadere inanıyorum bu benim kendi kişisel görüşüm elbette ve bu kaderin içinde enteresan bir adalet dengesi olduğunu düşünüyorum.Her ne yaşarsak yaşayalım konuları birbirine bağlayan görünmez bir bağ var ve neyin ne için öyle olduğunu anlamamız bazen yıllarımızı alıyor.Eğer yaşamın şartlı refleks olmasının dışında başkaca şeyler içerdiğini düşünenlerdenseniz "iyiki" leriniz "keşke"lerinizden çok oluyor.Çünkü yaşadığınız herşeyden bir ders almışsınız, deftere yazmışsınız ve kütüphaneye koymuşsunuzdur.Bir gün lazım olduğunda açıp okumak için hazırdır artık.
Tüm bu yazdıklarıma kalpten inanıyorum.Fakat kusurlarıyla doğmuş bir insan olarak bugünlerde bıkmadan dilediğim ve hep doğru zamanı bekliyor dediğim şey için küsme hakkımı kullanıyorum ve elde etmek için parmağımı bile kıpırdatmak istemediğimi bildiriyorum.Küstüm işte.Vazgeçtim..Var mı ötesi? Umut fakirin ekmeği ama benim bugünlerde ekmeğe alerjim var. Bunu yazarken gözlerimin dolmasını istemiyorum kafamı başka bir rüzgara çevirdim artık.Başka ufuklara yelken açmanın zamanı geldi.Ben demir alıyorum size mutlu yarınlar diliyorum.

Salı, Aralık 27, 2005

Güleryüzlü Sokağın Huysuz İhtiyarı

Çocukluğumun aydınlık anılarında kalmış geçimsiz bir hayaldir benim için Pembe Teyze..
O yıllarda henüz betonlaşmamış kentimizin, yeşil sokakları olan bir mahallesinde yaşıyorduk.Bahçe duvarları ortak apartmanlarda kısa pantolonlarımızla şimdiki çocukların bilmediği yakar toplar,elimsendeler,istoplar oynuyorduk.Apartmanımızda her dairenin en az iki çocuğu vardı.Her yaş grubundan ,birbiri ile ilgili konuşan oynayan bir sürü çocuk.Sadece kendi apartmanımızda ki çocuklar olsa iyi, tüm mahalleyi bilirdik.Her biri ile mesaimiz olmuştu bir dönem.O günleri düşündüğümde , iki sahne gelir aklıma.Biri aydınlık günaşli bir yaz günü ,cıvıl cıvıl kuş ve çocuk sesleri.Diğeri ise soğuk karlı kış geceleri ve akşamları yediğimiz cevizli sucuklar.
İşte o güneşli yaz günlerinde sabah kahvaltıyı zor bitirirdik.Aşşağıdan sesler başlardı."Ayyyşşeeeee aşşaaa gelsene" ,"Ümran Teyzeeeeeeeee Cem evdemiiiii" .........
Kahvaltıyı zorla bitirir kendimizi bahçeye zor atardık.Uzun yaz günlerinde o kadar oynayacak ne bulurduk şimdi hatırlamıyorum ama hep mutlu birşeyler hatırlıyorum.
Bahçede yakartop oynardık en çok.En az on-oniki çocuk olurduk.Mesaimiz çok ağırdı akşam hava kararana kadar eve girmezdik.
İşte o mutlu yakartop oyunlarının genellikle en zevkli yerinde tepemize bir kaç bardak su yerdik.Ve arkasından çatal bir sesten şöyle bir çığlık yükselirdi.
-Yeter artık canımmm..Hiç mi utanmanız aile terbiyeniz yok sizin kafam tuttu..Dağılın evlerinize, şimdi gidiyorum analarınızın yanına!!!
Oysa analarımız zaten bir komşunun evinde balkonda bizi görecek bir yerde pastalarını yiyor olurlardı.
Ama Pembe teyze özellikle yapardı bunu.Amacı anneleri rencide edip bizleri evlerimize çektirmekti.
Aslında çocukluk işte yazın o sıcağında başından aşağı su yesen ne olacak? En fazla yarım saat sonra kuruyacaksın.Ama biz de bunu oyun bellemişiz işte.Başımızdan aşağı suyu yiyince başlardı feryat.
-Anneeeeeee şu Pembe teyzeye bişey söyle yaaaaaaaaaaaaaaaaa yine su döküyo bize.
O zamanlar annelerimizde tecrübesizmiş demekki hemen dolduruşumuza gelir sinirlenirlerdi.
Belkide çocuklarının oyun haklarının böylesine engellenmesine kızar tepki gösterirlerdi ama sonuçta başlardı bir tartışma.
Pembe Teyze o apartmanın toprak sahibiydi.Güngörmüş.torun torba sahibi, gençliğinde oldukça güzel olduğu tahmin edilen yaşlı ve zengin bir hanımdı.Koskoca evde bir başına otururdu.Eşini yıllarca önce kaybetmişti.Kızı ve gelinine ise birer daire vermiş aynı apartmandanda oturuyorlardı.Fakat kızları da gelinide onunla uzun süre kalmaya dayamadığından olmalı ilişkileri komşuluk ilişkilerinden öte geçmezdi.
Aristokrat bir kadın ,kuralları kaideleri vardı.Görgüye bilgiye pek değer verir, yönetmekten oldukça haz duyardı.Dolayısı ile apartmanda onun yaşlı kafasını şişirecek çocuk vızıltılarına gelemediği gibi kontrol altında tutamamakta onu aynı derecede sinirlendiriyordu.
Yine yakartop oynadığımız bir gün kafamızdan aşağı yediğimiz bir kova su ile arkadaşlarımızın annesi çıldırdı.Arkadaşımızın anneside sadece anne değil yaşadığımız kentte herkesin tanıdığı otoriter bir edebiyat öğretmeni idi.Dersinin olmadığı bir gün bahçenin bir köşesinde tüm anneler sohbet ederken su hadisesinin yaşanması onu bir pantere dönüştürmüş, elinde dantelini ördüğü halde Pembe teyzeye demediğini bırakmamıştı.Bizim ihtiyar Pembe durur mu o da ona...Kavga kıyamet.Biz çocuklar mutluyuz ama haklarımız korunuyor.Hem de bir edebiyat öğretmeninin diksiyonu ve üslubu ile son derece okkalı ancak hakaret içermeyen ifadelerle...
Ah ne kadar hareketli bir gündü.Sonra Pembe teyze balkondan içeri girdi ve ne kadar saygısız bir nesil yetiştiğine kalpten inandı sanırım.Eh ..o ananın o çocuğu sonuçta.Ama tüm anneler sonunda bu, kendini kraliçe sanan ihtiyar huysuza dersi verildiği için pek bir memnundu.Seszizce bir süre sonra evine çekildi büyükler.Bahçe yine bize kaldı.Biz yakartopa kaldığımız yerden devam ettik, annelerimiz balkonda.O gün değil ama bir gün sonra Pembe teyze yine başladı söylenmeye, su dökmeye..Bu hep böyle sürdü.Hatta bazen işenmez bahçeye iner, yürümek için kullandığı bastonu ile bizi kovalardı.Erkek çocuklar çok eğlenirdi bu kovalamacadan.
Geçenlerde çalıştığım yere yakın bir yerde tesadüfen gördüm Pembe teyzeyi.Bunamıştı biraz.Ama çok tatlı bi yaşlı olmuştu.Beni hatırlamadı ama aldığı aile terbiyesi gereği hatırlamış gibi yaptı.O'na ihtiyacı olan bir konuda yardım etme fırsatım oldu.Bu kez yanında bir yardımcı vardı.Yine çocuklarından ayrı idi.Yeni bir apartmana toprak vermiş ordan da son derece lüks bir daire sahibi olmuştu.
Şimdi düşünüyorumda bizler onu, o bizleri nasıl hangi duygularla anardık.Şimdi ne duygularla anıyoruz.Zaman inanılmaz hoşgörü erdemini dikmiş omuzlarımıza ve şimdi bizi sinirden çatlatan huysuz ihtiyarı sevimli bir sokak hikayesinin baş kahramanı yaptırıyor bana.
Yıllar sonra hissedebileceğimiz duyguları şimdi hissedebilseydik belki savaşlarda olmazdı kimbilir.

Pazartesi, Aralık 26, 2005

Blogu okuyanlar az çok bilir.Sanırım en erken yılbaşı yazısını ben yazmıştım.Ve orada demiştim ki; "evde olmayı sevmiyorum,ne kendi evimde ne başkasının evinde.sarhoş kafa ile ne hizmet etmek ne de hizmet edene yardım etmek istemiyorum."
Evet tam olarak bu kelimeleri kullanmasamda içeriği buydu yazımın.Şimdi arkadaşlar büyük lokma ye ama büyük konuşma konulu yazımızda zurnasının düt dediği yere geldik.
:)))
İhale bana kaldı.Sen tut yılbaşı kutlamalarından hoşlanmıyorum de,evlerde olmaktan hoşlanmıyorum de.De babam de.Sonrada yılbaşını "tam da hülyalarında ki gibi" geçir.Kutla demedim dikkatinizi çekerim.
Şimdi hemen yanlış anlanacak bir konuyu yanlış anlaşılmadan netleştirelim.Biiirrrrrrr, Allah'a şükür konukseverim.Bunu beni şahsen tanıyan herkes bilir.İkiiiiii, evimde insanlarla sohbet etmek iyi vakit geçirmek, onların gönlünü almak ,lezzetli ikramlarda bulunmak benim için keyif.Ama tüm bunlar benim bu konu hakkındaki fikirlerimi değiştirmiyor.Zaten arkadaşlara söyledim benden yılbaşı için çam ,süs, noel baba figüründe bişey beklemeyin ,tavır olarak karşıyım dedim.Çünkü bunlar bizim kültürümüze ait figürler değil.Şimdi okuyanlar belki fazla protest bulabilir ama anlamsız buluyorum ne yapayım.?Daha geçen yıl bu gibi görsel zevk veren masum objelerin zararsız olduğunu düşünürken, bu yıl bunun özentiden öte bir şey olmadığını ve bize dayatılan bir kültürün mecburi etkinlikleri olarak yorumluyorum.Eh değişmeyen tek şey değişimin kendisidir değil mi ya?
Ben de bu konuda artık böyle düşünüyorum.Kendi kültürel mirasımızla ilgili kafa ütülemeyeceğim ama özgün olmanın başarılı olmanın önemli bir parçası olduğunu söylemek isterim.
Her neyse belki yılbaşı çıkıntılığımda bundandır.Dedimya konukseverim aslında.Konuksever olduğumuda o gün çalışacak olmama karşin eve gelip yapacağım mezeleri kaafamda tasarlamamdan ve tavuğu iç pilavlı mı yoksa fstık lı üzümlü mü yapsam onu düşünmemden çıkarıyorum.
Ben evime gelenlerle iyi vakit geçirir, içerim sohbet ederim,onlarda yılbaşını kutlar.Böylece ortayı bulmuş oluruz.Nasıl iyi fikir değil mi?

Cuma, Aralık 23, 2005

Pek bir keyifsizim bu aralar.Yorgunum, sanırım nezle oluyorum,aklım bizimkilerde..Yani ailemde..Yılbaşı geliyor ve benim kutlayasım yok..Hiiiiiççççç o havada değilim.Bıraksalarda evimizde otursak..
Dün annemi aradım ne var ne yok diye..Babamın ne zamandır kalp kapakçığında doktorların "üfürme" tabir ettikleri bi hadise vardı.O'nu halsiz bırakıyordu.Birkaç tetkik geçirdi ama net birşey çıkmadı.Aslında hayati bir risk görmediler.Geçen hafta sıkıntısı artmış tekrar doktora gitmiş.Bu kezde kalbin arkasını görmek için bir alet yutturmuşlar adamcağıza.Neyse dayanıklıdır ama moral bozuyor tabi.Şimdide doktor ameliyat diyormuş.Kalp yetmezliği varmış bu kapakçık değişecekmiş.Başka bir araştırma profesörü ise tetikleyen sebepleri bulmadan ameliyat olmaz belki ameliyatsız ilaçla hallederiz ameliyat son çare demiş.Tabi hep beraber aklımız karıştı.Her iki doktorda kendi camialarında güvenilir adamlar.Bilemiyorum.Babamın canı sıkkın tabi anneminde..Tabi hep beraber hepimizin.Kız kardeşim üniversitede okuyor bilmiyorum yazmışmıydım.O da soğuk almış çocuk yatıyomuş bir başına evde.Hasta iken yalnızlık hiç çekilmez şimdi.O'na da canim sıkıldı.Dün epey bir ağladım.Zaten bir gün önceden içim sıkılıyordu ,işte böyle..Tadım yok bu aralar.Yemişim yılbaşını ,hiiiiççç kutlayasım yok.Neyse belki yılın yorgunluğu ve stresi birleşince psikolojim katmerlenmiştir bilemiyorum.İşte benim cepheden son durumlar böyle.
Bitiş cümleside yazmak istemiyorum.yazı bitti.

Salı, Aralık 20, 2005

Zifiri karanlık olmasa da pek bir sey secilmiyordu.Zaten birsey sececek durumda da değildi.Basi deli gibi dönüyordu.Sahnedeki grup tam emin olmasada en sevdigi sarkıyı calıyordu galiba.Ah bir de kelimeleri secebilseydi.Sahi kac kadeh ne icmişti?
Arkası bara dönük halde yaslanmış sahneye bakıyordu.Bir sey göremiyordu ama bakmak için ısrar ediyordu.Elinde unuttuğu votka bardağını hatırladı.Çok içmişti ama kimin umrundaydı yarım kalan bardağı yarım bırakmamak için şık bir fon dip çekti.Bardağı yarım bırakmamakla durumu arasında ironik bir bağ kurdu sarhoş sarhoş."kızım Pınar " dedi."Bardak boş.Hayat boş.Kafan boş ama ortam hoş, devam et..yıkılana kadar"
Sahneyi seçmek için son bir çaba gözlerini çevirdi.Alçak Koray ordaydı işte.Nasılda iğrenç çalıyordu davulu..Zaten başı ağrıyordu.Nasılda upuzun sarı saçlarını sallıyordu it.!
Koray'ın ona baktığını seçti bir an.Yoksa sarhoş aklı ona oyun mu ediyordu.Çünkü en az Koray kadar alçak yeni sevgilisi kulise geçmişti.Eh nede olsa program bitiyordu.Sevgilisnin yanına geçsindi artık kızıl kafalı iskeletor.
????İskeletor mu? o kimdi yaaaaaaa?
"Kızım Pınar kafayı sıyırdın işte.İskeletor kim yaaa" Ağlamaya başladı.İskeletorun kim olduğunu düşünüyor bulamıyordu.Bu nasıl adaletsiz bir dünyaydı.Kendi ağzından çıkan bir sözün ne olduğunu hatırlayamayacaksa bu hayatta niye vardı ki.
O ağlarken birlikte geldikleri arkadaşları ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
-Pınar ne oldu kızım yaaa..İyiydin işte gel canım bi yüzünü yıkayalım.
Pınar'ın birşey duyacak hali yoktu.İskeletoru düşünüyordu.
Arkadaşı elinden tuttu tuvalete goturdu.Elini yuzunu yıkadı.Boş kadehi bırakmıyordu bir turlu.Kulakları uğulduyordu.Başı dönüyordu.Canı çok sıkkındı.Arkadaşı ha bire konuşuyordu.
-Yapma Pınar lütfen adamın adam olmadığı belliydi zaten.Sen istedin geldik hadi toparlan artık gidelim.
-Ben ona ağlamıyorum dedi Pınar..
Hatırlamıyorum neydi? Ama bilmesem soylemem di mi?Hıçkırmaya başladı.Gözünün yaşı ile burnunun akıntısı birbirine girmişti.Arkadaşından uzaklaştı.Yuruyebileceğini sandı, sendeledi, düştü."Lanet olsun! ah kıçımmmm"
Kalkamıyordu.Ama zaten kim kalkmak istiyordu ki.Zaten çok sıcak olmuştu hava yer ne kadar serindi.Ah işte burada uyumalıydı.Niye daha önce hiç yerde yatmamıştı acaba.Salaklığına verdi.Arkadaşı elini uzatmış onu kaldırmak istiyordu.Çok sinirlendi.Rahatı bozulmuştu.
Hınçla ayakta duran kıza baktı.
-Bırak beni orospu! senle uğraşamam.Çok uykum var
.Ne yapışkan insanlar vardı.Özel hayat diye bişey vardı.
Kız şaşırdı.Toparlandı, hadi Pınarcım dedi.Gidip yatacaz eve hadi
-Rahat bırakırsan uyumayı deneyeceğim zaten diye bağırdı.
Midesi bulanıyordu.Ayağa kalmak istedi.Arkadaşı yardım etti.Tuvalete kadar götürdü.Ağlıyordu çok ağlıyordu.Kusmaya başladı.
Döndü arkadaşına,
-Kimdi o..
Kız,
-Kim kimdi.
-Kırmızı kemik??
-Kim?
-Offf hiçkimse anlamıyor beni.Ölmek istiyorum.
Kızıl saçlımıydı ki o kız.Koray davulu parçaladı galiba.Kulaklarım uğulduyor.Midem ..Sahi uyumak için nereyi seçmişti.İnsanın yatağı gibi yok dedi buz gibi bar tuvaletine uzanırken.Vucudu uyuşmuş pek de birşey hissetmiyordu.Sızdı ve rüyasında Koray'ı gordu en yakışıklı haliyle davul çalıyordu.İyi de davulu niye ucunda kırmızı püskülleri olan kaval kemikleri ile çalıyordu.Koray sarhoş olmuştu ne yaptığını bilmiyordu anlaşılan.Şu sarhoşluk ne fenaydı.İnsanı soytarı ediyordu.Görüntüler kafasından hızla akıp geçerken aslında bir şey ayırt edemiyordu.Sonra Koray geldi onu yattığı soğuk bar zemininden kaldırdı kucakladı.
-Sana bir daha içki yasak dedi.Rezil ettin bizi.Güldü..olsun Koray gelmişti ya rezil olsunlardı.Aşk için herşeye değerdi.Başını Koray'ın omzuna yasladı hiçbirşey duyamıyordu,gerek kalmamıştı iskeletordan sevgilisini kurtarmıştı.Ama sitem etmeye hakkı vardı.o'nu ne kadar uzdugunu Koray anlamalıydı.
-Sen dedi başını kaldırmadan beni çok üzdün.O kızıl kafalı kızda ne buldun bak döndün geldin yine ne değişti.Ama ben çok kızdım sana, bir kere daha olursa affetmem Koray"
Başını kaldırdı azarını bakışları ile pekiştirmek istiyordu.
O da ne!! Can O'nu Koray'ın kollarından sessizce almış olmalıydı.Zira Can'ın kucağında olmasını başka türlü açıklayamazdı.Sarhoşluğundan faydalanmıştı işte.Çok kızdı bir kez daha...
-Şereffsiz it, dedi bastı tokadı.
Sonrada başı Can'ın omzuna düştü sızdı.
Can diğer arkadaşına döndü ve dediki ,
-Bu gerizekalıya uyup bir şey yapan ibnenin taaa geçmişini...bir daha kim bunalımda olursa olsun evimizden dışarı çıkmayacağız ağzıma sıçtınız abi bu gece.....nerde benim arabamın anahtarı?

Perşembe, Aralık 15, 2005

Kitabinin kapagini kapatti, arkasina yaslandi.Pencerenin onundeki koltugundan dogrulmadan sokaga bakti.Gelip gecen insanlari,kosturanlari izledi.Kalktı kendine bir kahve yaptı.Evin bu sesizligini ozlemisti.Tekrar koltuguna oturdu.Kitabini acti ,ama okuyamadi.Acik halde oylece dizinin ustune birakti .Her an okuyabilirmis gibi.
Coktandir aklini kurcalayan minibus isini dusunuyordu.Su kiza elden dusme bir minibus alsam dedi.Alir almasina da kocasi birakirmi ki haline?Gerci kizin yapmak istedigide pek kolay bisey degildi.Minibusu kesip parcalayip bir okulun onunde sandivic satacakmis.Aslinda yapardi yapmasina kizina cok guveniyordu.Ama bilemiyordu nasil olacak.Kiz cocugu ne de olsa simdi akillisi var delisi var.Kocasi adam degilki basinda dursun.Gidip ben mi dursam alisana kadar dedi.Sonra vazgecti kız buna hic yanasmazdi.Ben cocuk muyum baba derdi.Kaslari hemen catilirdi.Hic dayanamazdi o da.Kizina hic dayanamazdi zaten.Oglan da kiymetliydi ama kiz bambaskaydı.O'nun uzulmesine hic dayanamazdi.Kucukkende oyleydi hep ustune titrerdi.Gecirdigi atesli hastalıktan heralde dedi kendi kendine.
Sonra tekrar minibus alma isini dusunmeye basladi.Soyle kirmizi alayim dedi.Bugun sanayiye gideyim Salih Usta ile konusayim.O bulur bana biseyler.Eli kitabin kosesindeki sayfalari tirtikliyordu ama farkinda degildi.Kirmizi cok sever dedi.Sonra cok mu dikkat ceker acaba dedi.Sonra cekecek tabii o bir dukkan olacak ne kadar cok dikkat çekerse o kadar iyi olur dedi.Kocasi adam olsaydi dikkat ceksindi nolacakti.Ama adam adam degildi.Ne buldu ki bu kiz bunla evlendi.Bak coluk cogugada karisamadi.Oyle geziyorlar bekar gibi ortada.Neyse bu is onu biraz oyalar.Ogleden sonranin planini yapti kafasinda, bu arada kahvesi bitti.Masaya birakti.
Kitabi bir daha aldi eline.Biraz okumustu içi gecti ,ki uykuya daldi.Basi geriye dustu.
Dusunde bos bir alandaydı.Ayagindan bagli gibiydi ama degildi.Bir yere gidecekmis gibi hissediyordu ama oylece kalmisti o alanda.Adim atti, yurudu ama zorlandi ayagi neye takiliyordu.Gokyuzu bembeyazdi.Tuhaf geldi ona ama asil rengini hatirlamiyordu.Bir tarafa yoneldi yurumeye basladi, ayagi aciyordu.Durmadi kirmizi minibusu ariyordu galiba.Niye ariyordu peki?Kirmizi minibuse ihtiyaci yoktu ki.Bulmak icin dayanilmaz bir arzu duyuyor ama niye aradigini bir turlu cikaramiyordu.Uykusunda bir iki kipirdadi ici daraldi.Goruntu kafadinda geldi gitti.Derin bir nefes alip aniden gozunu acti.Kalbi aciyordu.Elini kalbinin ustune koydu.Ayaga kalkti bir bardak su aldi.Oturmadan once radyoyu acti.Tekrar koltuga oturdu.
Simdi cikayim en iyisi dedi.Saate bakti ogleye geliyordu.Yuksel gelsin de cikayim merak eder simdi dedi.Olmazsa kizla kocasini alir oyle giderdi sanayiye.Ne de olsa O'na alinacakti.Gormesi ,fikir vermesi iyi olurdu.Yoksa surprizmi yapsam dedi.Minibusu alsa boyatsa icini dosese sonra gosterse.Gamzeleri cikardi gulmekten.Hemen sarilirdi babasina.Evet evet dedi surpriz yapayim.Olmazsa aksam annesi yemege cagirsin sohbet sirasinda nasil bir sey istedigini agzindan alayim istedigi gibi olsun.Hatir icin kullansin istemezdi ne de olsa.Ekmek teknesi yapacakti.Guldu kendi kendine okut et.Mimar yap.Gitsin sandivic satsin.Deli kiz...
Kapi acildi o sirada kadin iceri girdi.
-Merhaba Muhsin dedi.
-Merhaba hanim hosgeldin.
-Hosbulduk.Ne yaptin bakalim ben yokken?
-Hic kitap okudum kahve ictim ,radyo dinledim.Sen ne yaptin?
-Gittim bankaya talimati yazdırdım.Bundan boyle faturalar icin ugrasmayacagiz otomatik odenecek.Ondanda kurtulduk.Iyki oglani dinledik.Bankada kiz anlattida ne kadar kolay olacak islerimiz.Aferin bu cocuga.Keske sen de gelseydin hava cok guzeldi.Yurumus olurduk seninle.
-Yok yok iyi oldu boyle.Hem ben ogleden sonra cikacagim.Ustumu degistirip geleyim ben.
-Yemek yemeden nereye cikacaksin simdi?Dur sofrayi hazirlayayim.Birseyler yiyelim sonra nereye gideceksen git.Sen acliga dayanamazsin.
Adam guldu.
-Ben acliga dayanamam evet , balik ekmek yesem nolur sanki.Sokaktan birsey yemeyeyim diye boyle yapiyorsun biliyorum.Aksama balik ekmek yapsana hanim.Soyle fukara keyfi yapalim senle.
Kadinda gulumseyerek onu dinliyordu.
-Tamam canim yaparim dedi.Sokaktan yeme de sen ben ne istersen yaparim.
Adam icinden ,kizin sokakta sandivic satacagini duysa, hele birde babasininda isbirligi yaptigini bilse ikisinide tefe koyardi.Kendi kendine gulumsedi.
Adam iceri uzerini degistirmeye gitti kadin oglen sofrasini hazirladi.Radyoda fasil vardi.Kadin ona mahalleden haberler verdi ,adam dinledi.Fasil dinlediler yemekler bitti.Meyveler yendi.Adam artik kalkayim sonra gec kalacagim dedi.
Kadin merakla gulumsedi.
-Hayrola? ne bu telas nereye gec kalacaksin sen bakalim.
Kadin icinden uzun zamandir ilk kez bu kadar keyifli dedi.Sevindi.Bu sevincin nedenini merak ediyordu.Yemegide istahla yemisti.Aksama balik ekmek istemisti.Cok guzel birsey olmali dedi.
Adam;
-Aslinda sana soylesem mi soylemesim mi bilmiyorum.Dedi.Gulumsuyordu.
Kadin;
-Soyle bakalim neymis bu sir dedi.
-Engel olmak, karismak cocugun basinin etini yemek yok ama.Bilmiyormus gibi davran soz mu?
-Sen bi anlat bakalim karar veririz sonra.
İcinden oglana motosiklet alacaksa kiyameti koparirim diye gecirdi.Adam;
-Anlatmam o zaman Yuksel dedi.
Hic bilmemekten daha iyidir deyip soz verdi kadin.
-Sanayiye cikacagim bugun dedi.Salih ustanın yanına.
Kadin meraklandi.
-Niyeki dedi
Minibus alacagim bi tane.Daha dogrusu bakacagim daha alacagim diye bisey yok.
Kadin hicbisey anlamamisti.Yoksa basa mi donduk dedi icinden, korktu.
-Sandivic dukkani yapacagiz.
-Yapacaksiniz??? Kimle?
-Bak Yuksel karisma nolur icinde kalmasin cocugun.
-Aykut'lamı dedi kadin? Ici urperdi birden.-
-Yok be haniimmm Sevgi ile...........
Dedi ve merakla esinin yuzundeki ifadeyi izlemeye koyuldu.
Kadin oylece adama bakiyordu.Yuzunde hayal kirikligi,saskinlik,aci hersey vardi.Ama yasli adam bunu farkedemiyordu.Sadece merakla kadinin agzindan cikacak sozleri bekliyordu.
Kadin bir koltuga oturdu.Adamin yuzune hala ayni ifadeyle bakiyordu.
-Muhsin dedi boguk bir sesle.Lutfen otur canim.Adam oturdu ama bir anlam veremedi.Kadin konusamiyordu.Konusmak icin cabaladigi cok belli idi.
Adamsa hicbirsey anlamamisti.Biraz zaman gecti.Adam korkmaya basladi.Kadin ayaga kalkti.Mutfaga gitti.Adamin ilaclarini getirdi adama verdi.Kadinin elleri titriyordu.Adam ilaclari aldi yuzunde savunmasiz ,suclu bir ifade vardi.
-Otur canim dedi.Once senle Teoman Bey'e gidelim sonra gidersin sanayiye.Adamin cani sikildi ama belli etmedi.Kiza surpriz bir gun gecikmisti.Ama Yuksel Hanıma karsi koyamazdi.
Arkasina yaslandi direnmeyecekti.Zaten bir halsizlik cokmustu ustune,uykusu geldi gozleri kapanir gibi oldu.
-Ben dedi biraz kestireyim oyle gidelim olur mu?
Basini sallamakla yetindi kadin sofrayi toplarken.
Adam kanepeye uzandi.Uyumustu bile.
Kadin telefonu kaldirdi numarayi cevirdi.
-Aykut..oglum..evet oglum benim.Yok iyiyim cocugum.Derken sesi boguldu.Tekrar toparlandi.Aykut oglum baban yine eskisi gibi oldu.Yine basa donduk Aykut.Teoman Bey'i ararmisin oglum.
-Tamam oglum ben iyiyim yok merak etme ama babani bi goturelim yavrum klinige.Yok Aykut kaldiramiyorum.Benimde icim yaniyor.Ondokuz ay sekiz gun oldu.Sevgi'nin yoklugunu kabul edemiyor.Keske kaza yaptigi gun bizide hastaneye goturseydin.Sadece ayaklarini gostermezdiniz bize .Aykut cok mu parcalanmisti ayaklari?Yuzu saglamdi di mi yavrum.?Keske hastaneye goturseydin be oglum.
Mezarini gecen hafta ziyaret etmislerdi daha.Ailece..
Ana yuregide dayanmiyordu ama bi yandanda esini idare etmek...
Daha zoru var mi ki diye sordu icinden.Oglunu uzmemek icin sesini toparladi.
-İyiyim evladim, baban uyuyor bir saatte kadar uyanir sen gel oglum..Tamam bekliyorum.
Telefonu kapatti gozlerini sildi.Bulasiklari yıkamak icin mutfaga gitti.Bir saat nasil gececekti.

Pazartesi, Aralık 12, 2005

Yagmur siddetini gittikce daha cok arttiriyordu.Silecekleri daha hizli calistirmaya basladi.Cama vuran damlalar hizla arabanin camina vurup dagiliyordu.Arabanin ici sicakti.Yol aldigi otoban pek kalabalik sayilmazdi.Arasira gecen kamyon ya da otomobilden baska sadece kendisi vardi.Yolun solunda ,otobanin disinda agacli yolun icinden gecen tren yolu, ona nedenini anlayamadigi bir ozlem duygusu veriyordu.Bir an baktigi tren yolundan gozunu tekrar otobana cevirdi.Yine dusuncelere daldi.
Otomobilin muzik calarinda Goran Bregovic'in besteleri yukseliyordu.Bu besteciyi dinlerken ruhu ihtiyaci olan dalgalanmalari yasiyor, bazen cosuyor,bazen huzunleniyor herbir enstrumanda, herbir vokalde kendini baska bir yerlerde buluyordu.Muzigin sesi oldukca yuksekti.Yagmurun sesini duyamiyordu.Sadece camdn disari baktıginda uzayip giden yagmurlu bir yol ve onun tamamlayan bir muzik vardi. .Insan beyni ne kadar ilgincti.Daha simdi kendini bir film karesinde dusunen kadin ,az onceki hickiriklara bogulmak uzere olan kadin degildi sanki.
Oysa bu yola nasil kotu bir halde cikmisti.Kendini bir fazlalik gibi hissediyordu.Sezen'in sarkisindaki gibi "bir mendil gibi burusturulup firlatilmis"...Kalbinin uzerinde kocaman bir agirlik vardi.Nereye gitse, ne yapsa gecmeyecekti sanki.Bir an olmek istiyor,sonra oldurmek..Sonra hicbirsey yapmadan icine kivrilip donmek istiyor ne yapacagini bilemiyordu..Aynada kendine bakti birden bire bir acima hissi dogdu icinde.Nasilda caresizdi.Nasilda gozleri huzunlu idi.Muzigin sesini daha da acti.Birden gozlerinden yaslar bosandi.Yuksek sesle sular seller gibi agliyordu.Bunu durdurmasi imkansiz gibi gorunuyordu.Bregovic'in besteleri esliginde zamanini bilmedigi uzunca bir sure agladi.muzigi kapattı.Yagmur biraz hafiflemis ama kesilmemisti.Simdi artık yagmuru duyabiliyordu.Sonra kendine anlatmaya basladi.Benim kimseyle derdim yok ki dedi.Kimsenin tabaginda gozum yok.Ben sadece kendimi biliyorum.Sadece yolumda yurumeye calisiyorum.Derdim kimseyle..Derdim kendimle...Anlamsiz konusuyordu ama kendi icinde kurdugu mantigi kendisi anliyordu nasil olsa.Kendine anlatirkende kelimeleri sececek hali yoktuya...
Kahretsin dedi.Kahretsinki herseyi yerli yerine oturtmak istiyorum.Kahretsin ki kendimi anlatmaya cabaliyorum.İstifa etmeliydi..Evet evet istifa etmeliydi.Bu kadar hirpalanmaya degmezdi.Bir gun baska bir yerden bir daha baslardi.Hem bu adamla ayni cati altinda olmayacakti belli olmustu.Nasilda kisisellestiriyordu herseyi.Oysa kavga etmis olabilirlerdi ama bunu ise yansitmak cok cocukca idi.Tanistikleri gune lanet etti.Hic girmeseydi hayatima keske dedi.Keske hic gormeseydim.Hic gormeseydim derken tekrar ici acidi.Yine aglamaya basladi.Adamin yuzu geldi gozunun onune.Gulumsediginde gozlerinin kenarinda olusan kırısıklıklari hatirladi.Sinirlendiginde ince parmaklarini nasilda masaya ritmik bir sekilde vurdugunu, bu hareketin o ellere nasil bir guzellik kattigini.Doner yerken farkinda olmadan gulumsedigini hatirladi..Ne kadar cok sever doneri.Aci hic yiyemedigi halde yemek icin israr edip gozlerinin yasardigini....Gulumsedigini farketti.
Cok kizdi kendine cok.Gaz pedalina asildi.Sana hak kizim dedi.Ne gelse basina hakediyorsun.Adam seni genel mudurunun yaninda iki paralik etti ,sen onun parmaklarini dusunuyorsun.Yok yok bu boyle gitmez dedi.Bitecek bu is.Hem isten ayrilacak hem bu adamdan.Peki bunu soylerken kalbinin ustundeki agir ve sicak sey ne idi.Niye nefesi daraliyordu.Nasil mutsuzdu.....Yine aglamaya basladi.
Sehirden hayli uzaklasmisti.Hic donesi yoktu ama hava karariyordu.Ofisten hizla ve birsey soylemeden ciktiginda saat 16:00 ya geliyordu.Aramasinler diye telefonunu kapatmisti.Aklina annesi geldi.Saate bakti..Uffff cok gec olmustu.Hemen telefonunu acti.Annesinin uzulmesine dayanamazdi.Ararsa sesini nasil kontrol edecekti? Nasil birsey belli etmeyecekti anacigina.En guvenli yere gitmeliydi.Eve...Dus alip yatacakti.Ertesi gun ise gidecek istifasini verecek.Bir ay sonra ayrilacagini bildirecekti.Sonucta bitirmesi gereken isler vardi.Ask acisi cekmesi isine ozen gostermemesini gerektirmezdi.Sonra ogle yemegi icin ondan randevu alacak, ogle yemeginde bu isi bitirecekti.Bunlari icinden gecirirken yine yuregi sikisti, gozleri doldu.Ama bu kez saglam duracakti.Bu is bitmeliydi,O bitmeden bu is bitmeliydi.Gulumsedigi zaman gozlerinin kırısıgı,inci gibi disleri,ince kemikli elleri,kara gozleri.Ona bakarken eli cenesinde dalgin durusu...........
Derin bir nefes aldi.Kararli bir hareketle donus yoluna sapti.Yagmur devam ediyordu.Telefon sesi ile kendine geldi.Annem dedi, cok merak etmistir.Telefona bakmadan telasla acti.Diger taraftan gelen ses annesi degildi.Bir an yureginden agzina kocaman bir ates topu sicradi.
-Sevgilim, diyordu.
-Cok uzgunum, ozudiliyorum.Sadece seni..............
........................
o arada bir suru sey konustular.
Telefonu kapatti.Cami acti disardan harika bir koku geliyordu.Yagmur mu kekik mi dedi.Mis gibi ..İcine cekti havayi.Usudu cami kapatti.Muzigi acti.Goran Bregovic ona donus yolunda eslik ediyordu.Nasilda ritm var bu sarkda dedi.Ellerini direksiyona vurarak eslik etti sarkiya.
Sonra telefonu aldi annnesini aradi.
-Annelerin guzeli, ne yaptin bakalim aksama kizina..Cok aciktim anne.Evet geliyorum.Haaaa anne beyaz bluzumu yıkadin mi? Selim'e yarin aksam yemege cikacagiz.Bir de inci kolyeni alacagim haberin olsun....

Perşembe, Aralık 08, 2005

Zamani verimli gecirmek diye birsey var.Simdi diyelim ki calisan bir bireyiz.Ya da evdeyiz.Hic sorun degil.Eger icinde bulundugunuz sureyi iyi degerlendirebiliyorsaniz, yaptiginiz seye odaklanmissaniz ve bunu severek yapiyorsaniz o isin bitmesi sizin sandiginizdan daha kisa surecektir.
Hemen ornekleme yapalim mi?
Diyelimki aksam yenecek yemege karar verdiniz ve mutfaga daldiniz.Ne yapacaginizi biliyorsunuz,malzeme temini yapilmis.Tek yapacaginiz araya baska seyler sokmadan o ise odaklanmak.
Ya da ders calisacaksiniz ,bir saatte kac konu bitirebilirsiniz biliyormusunuz..?Ya da dosyalanmasi gereken bir bilgi var, bitirmeye niyet ettiginiz ve odaklandiniz. Ne kadar kisa surede bittigine inanamazsiniz.
Bu orneklerin tamamini yasadim, denedim oyle yaziyorum, kafadan atmiyorum yani.
Bence bizim sorunumuz istemek ya da ne istedigini bilmek.Biz bir cok alternetif arasinda bazen moda oldugu icin ,bazen birilerinin gazina geldigimiz icin bazende baska sebeplerden dolayi istedigimiz seyi degilde belli etmeden dayatilani seciyoruz.İs, ask,esya hersey dahil buna.Oyle oluncada belli bir zaman sonra bunaliyoruz.Cunku gercekte yapmak istedigimiz bu degil.Doldurusa geldik bir hayat sectik.Bunalinca yapmayi erteliyoruz, erteledikce birikiyor,biriktikce ustesinden gelinmez bir hal aliyor.Sonra diyoruz ki bu hayati hak etmiyorum.
Evet etmiyoruz..Dayatilmis yasamlari haketmiyoruz.Elbette bu salt bizim sucumuz degil cocuklugumuzdan gelen bir surec bu.Ama bundan sonra belki kim, ne olmak ya da yapmak istiyorsa onu yapmasina izin verirsek daha mutlu insanlar oluruz.
Misal kizkardesim, okulu bitirdi ve dediki "ben evlenecegim ,evimle ve bebemle ilgilenecegim, calismayacagim ,bu bana gore degil"
Aynen oyle yapti.Tum yasitleri calisan kiz,guclu kadin imajini cizmeye calisirken o tercihini koydu ortaya ve yapti.Yillardir bu seciminden dolayi bir kere bile pismanlik duydugu olmadi.Cunlu biliyor ki guclu olmak kisilikle ilgili calisip calismamak onu besleyen bir unsur sadece.Bu tavri icin ona hep saygi duydum.Ben asla yapamam ama o yapti ve mutlu.Ben de boyle mutluyum.
Demek istedigim bu .Yapmak istedigimiz seyi yapalimDaha uretken oluruz.Daha ozgun seyler cikar ortaya.Asla is disiplinim herkesinki gibi olmadi..Olmuyor yapamiyorum.Musteri gorusmem var ise onu iyi bir moralle yapiyorum.Isimi mutlaka yapiyorum ama zaman icindeki dagilimlarini ben ayarliyorum.Biliyorum o gun o is bitecek.Sabahin ilk saatleri ya da son dakika, sure bir gun.Ben yapmak istedigim saati seciyorum ve ne yalan soyleyeyim daha iyi is cikariyorum.Elbette is disiplini var ama isin icindeki yogunluk derecelendirmeleri bana ait ve son derece disiplinsiz.
Simdi bu yaziyi yazmasaydim rahat edemezdim.Bu yaziyi yazarkende bir kac gorusme yaptim, randevularimi ayarladim bos durmadim.
Yazimi yazdim rahatladim,yazarken yuzumde tebessum oldugunu farkettim.Eylemlerim devam edecek...Pisman degilim...Yasasin halklarin ozgurlugu! yasasin mutlu toplumlar..! yasasin uretken toplum...! Yasasin yemek yemeeeeeeekkkkk!!!

Çarşamba, Aralık 07, 2005

Disarda mis gibi bir hava vardi.Ustune birseyler gecirdi ve hizla disari atti kendini.Elleri cebinde yurudu biraz.Etrafi dinledi,izledi.Karsidan gelen dilenciye takildi gozu.Ilk baktiginda pacavralar arasinda ne oldugu farkedilmeyen bir karalti gibiydi.O'na dogru yaklasiyordu.Sanirim hedefini secmisti.Zira ondan once para dilendigi yasli onu terslemisti.Yasli adamin arkasindan ellerinisavurarak birseyler soyledi ama duyulmadi.Sokak kalabalik sayilmazdi.Ilerdeki okulun dagilmasi yakindi.Bunu kapida bekleyen servislerden anliyordu.Yoksa coluk cocukla hic isi olmamisti.Ygenleri disinda onlara omurlerini verirdi.Ama o kendi bedeninden bir cocuk istemezdi.Sonsuz esaretin baslangici olurdu onun icin.Insan bu kadar sevdigi birseye sahip olmamaliydi, onu kaybettiginde duyacagi aciyi, sahip olmayi isterken bile hissedemezdi .O yuzden asla cocugu olmayacakti.Bu yuku kaldiramazdi.
Isinin olmamasi iyi olmustu hava bu kadar guzelken nasil calisacakti yoksa.Zaten kendi ile basbasa kalmaya ihtiyaci vardi nicedir.Etrafi izlemeye basladigi sirada dilencinin bir iki adim sonra ulasacagini farketti.Once irkildi, sonra toparlandi.Dilenci karsisinda elleri acik ona bakiyordu.Normalde durmadan yurumeye devam ederdi ama bu tam karsisinda duruyordu.Kustah bir sekilde yolunu kesmisti.Ustelik ellerini acmis tamda gozlerine bakiyordu.
O an onun bir kadin oldugunu farketti.Ustelik gozleri cok guzel bir kadin.Simsiyah kirpiklerinin altında yesil-ela yanan gozleri o kadar iriydiki sasirdi.Pacavra ile kapali basindan alnina kirmizi percem dusmustu.Sadece bir kac tutam.Kina yakmis saclarina dedi icinden.Kizila boyatmis olamazdi heralde.Dilenci kadini kuaforden cikarken hayal etti.Sonra kendine guldu.Ne biliyorsun senden cok kazanmadigini dedi icinden.O bunlari dusunurken kadin hala karsisinda idi ve yuzune bakiyordu.Kadinin gozlerini biraz daha seyredebilmek icin bir seyler vermeye karar verdi.Elini cebine atarken kadina bakiyordu.Ince ve kemikli bir yuzu, ince dudaklari, hafif kemerli bir burnu vardi.Yuzunce ilginc bir albeni vardi.Gozlerini ondan alamadan parayi cikardi ,avucuna birakirken ince kemikli ellerine bakti.Sokaklarda dilenen bir kadin icin cok zariflerdi.Hayat zerafet tanimazdi.Elleri guzeldi, gozleride ama sartlar onun at gibi kokmasini gerektiriyordu.Sirf kadinla konusmak icin "cok mu ihtiyacin var" gibi biseyler dedi.Nasil bu kadar aptalca birsey sorduguna o da inanamadi.Kadin adama bakti "evet beyim allah razi olsun" dedi.Arkasini dondu hizla yurumeye basladi.
Kadinin arkasindan ince , pacavralar arasinda salinan bedenine bakarken onun icin bu karsilasmanin burada sonlanmayacagina karar vermisti bile.Arkasindan yurumeye basladi.Kadin bir iki sokak yurudu sonra yine bir kac kisinin onunu kesti.Adami unutmustu bile.Oysa o, "evet beyim allah razi olsun"u dusunuyordu.Bu cahilce soylenmeye calisilmis ses tonlamasi igreti geldi ona.Sanki perdelemeye calistigi bir sey varmis gibi.Kotu taklitler gibi.Birseyler....birseyler garipti.Ve bu seyler ne ise onu kadinin pesinden surukluyordu.
Bir sure sonra kadin onde o arkada caddeye ciktilar.Kadin cadde boyunca yurumeye devam etti.Artik dilenmiyordu.Basi onde yuruyordu sadece.Kimbilir aklindan neler geciyordu.Adam kadinin arkasindan yururken cep telefonu caldi.Bu ses hic hosuna gitmedi.Bakti arayan arkadasi idi.Konusamazdi simdi.Telefonu tekrar cebine koydu.Zil sesi susuncada telefonu kapatti.
Bu arada kadin bir ara sokaga sapti.yuzelli ikiyuz metre sonra da bir ara sokak daha...Yillardir buralarda yasardi ama burayi ilk kez goruyordu.Sanki iki cadde otede yasanan baska bir dunyaymista, bu dunyaya bir delikten dusmus gibi hissetti.Simdi evlerin sekli degismis, insanlar degismisdi.Evlerin pencereleri kapilari acikti.Icerden sesler geliyordu.Birbirine karismis yemek kokulari, sokakta oynayan cocuklar, kosede bir bakkal...
Cok ilgincti.Ortada bir sefalet oldugu kesindi ama nedense huzun yoktu bu sokaklarda.Fakirligin aci yuzundeki gozler bu dilenci kadininki gibi baska bakiyordu hayata.Kadinin arkasindan gitmeye devam ediyordu.Na kadar ilginc dedi insanlar yasadikleri yerler gibi oluyorlar.Bu mahallede bu kadin gibiydi fakir, sefil ama iddiali, merakli..Dogruya bugun sartlar oyle olabilirdi.Sonra degismeyecegini kim garanti edebilirdiki.?
Kadin yolun sonundaki cikmaz sokaga daldi.Sonra ani bir hareketle arkasini dondu.Dondugu anda adamin gozlerini yakaladi.Adam oyle hazirliksiz yakalanmisti ki oyle kalakaldi.Sasirdi,utandi , afalladi.Tam birseyler sacmalamak icin agzini acmisti ki kadin yine arkasini dondu ve yola devam etti.Cikmaz sokagin sonunda ki eve girdi.
Oylece kalmisti.Ne yapacagini bilemiyordu.Adimlarina hakim olamadi eve dogru yurumeye devam etti.
Evin kapisina geldiginde iceri soyle bir bakti.Los bir koridorun sonundan bahceye aciliyordu.Adimini atti.Yurumeye basladi avluya ciktiginda ortada kimse yoktu.Avlu sessizdi.Etrafina bakindi uc tane kapi vardi.Ikısi kapalı biri aralik.Nedenini bilmiyordu ama kulaklarinda bir ispanyol sarkisi cinliyordu.Dertli bir ispanyol kendi turkusunu kivrak ritimlerle soyluyordu.Bu sesi kendi icinden duyuyordu.Ama nedenini bilmiyordu, simdi hic gerek yoktu.
Muzik esliginde aralik kapiya yoneldi.Birden muzik kesildi b, bir davul sesi yankilandi, Davul sesinin arasindan kadinin sesini ayirt etti.Zaten davul sesi sandigi da kalbinin gumburtusuydu.
"Beni mi ariyorsun beyim?" dedi.
Adam kekeledi..Sonra toparladi , "evet" dedi..Kadinin konusmasi yine dikkatini cekti hicde buralarin insani gibi degildi. "sizi arıyordum, cok ihtiyacim var deyince..." sustu.."yani ben..yardim..." Kadin eli belinde adamin gozlerine bakiyordu. Adama dogru yaklasti, yaklasti.."yardım mı edeceksin beyim" dedi.Adam "e-evet" diye kekeledi.kadin ona bir kac adım daha atti.Adam heyecanlandi.Yine ispanyol sarkici turkusunu soyluyordu.Dilenci kadin iki adam daha atti artik adamin ellerine uzanacak kadar yakindi.Uzandi ince parmaklari ile adamin ellerine dokundu.
O an yine sarki sustu.Bu kez gozleride karardi.Gozlerinin onunden hayaller geciyordu.Ama o kadar hizliydi ki yakalayamiyordu.Kulaklari ugulduyordu.
Ne kadar zaman gecti bilmiyordu.Kafasinda bir aci ile gozlerindeki perde aralanir gibi oldu.Biraz sonra niye yerde yattigini anlamaya basladi.Cani yaniyodu,yerde su birikintisine yakin bir sekilde yuzustu yatiyordu.Toparlanmaya calisti.Oldugu sokagi bilmiyordu.Sakin sessiz bir yerdi.Elini cebine atti....Soyulmustu.Dogruldu sokagin sonunda hizli akan trafigi farketti.Cadde olmaliydi.Oraya dogru yururken birilerini aramak icin telefonunu aradi.Sonra salakligina sasirdi.Adamlar seni soydular telefonunu niye biraksinlarki dedi.Evden cikarken kendi ile basbasa kalmaya ihtiyaci oldugunu hatirladi.Sen dedi kendi kendine kendinle basbasa kalma.Cunku salakca seyler yapiyordun.Yolda gordugun guzel bir dilencinin pesinden evine kadar gitmek baska nasil aciklanabilirdi ki.Gidersin sonrada dayak yer soyulursun.Sen ne bekliyordun buradan bir ask hikayesimi cikacakti.Hayat hayal degildir dedi kendi kendine.Her ne kadar sen bir hayal urunu olsanda...Bu oykuden ask hikayesi beklememeliydin.Ya sen okuyucu sen de mi oyle sandın ? :)

Salı, Aralık 06, 2005

suratsiz yazi

Sabah sabah basim agriyor.Uyandigimda yoktu simdi tuttu..Ne gerek var ki simdi luzumsuz bir bas agrisinin?
Zaten tadimda yok.Keyifsizim iki gundur.Aynaya baktigimda kendimden hoslanmiyorum.Ne giyersem giyeyim yakistiramiyorum.Zaten saclarimda sekil almiyor.Calismak da istemiyorum.Eve gidip yatmak istiyorum.Sanki tepemden iskeletimi cekip cikarmislar bir kenara atmislar ben de oyle posa gibi dolasiyorum.Dedimya eve gitmek istiyorum.Siyah beyaz bir turk filmi izlemek istiyorum.Hickimse ile konusup hic kimse ile haberlesmek istemiyorum.Film bittikten sonra uykuya dalip deliksiz uyumak istiyorum.Sonra uyanip saga sola donup tembellik yapmak,klasik muzik dinlemek ,kitabimi okumak istiyorum.Tek kelime, tek soz istemiyorum.Icimde dolasan sozlerden baska..Kendimle kalmak istiyorum.
Bunalimda miyim? hayir degilim..Sadece geldiler yine.Bu geldikleri zamani gelenlerle degerlendirmek istiyorum.Vardir bana soyleyecekleri elbet.Bugun ne anlatasim ne yazasim var.Bugun huysuzluk edesim var, kapris yapasim, surat asasim var.Siz de gidin isinize okumayin.Gidin beni bana birakin.Kendime turku soyleyecegim."ormanlarin gumburtusu basima vurur........","urfanin etrafi dumali daglar.....","carsambayi sel aldi........","dut agaci...."..............
.................
.............................
.................................
..................

Pazartesi, Aralık 05, 2005

ilhan irem,hormonsuz domatesler ve john malkovich

Haftasonu bir sozum vardi.Size ne yaptigimi anlatacaktim.Buyrun o zaman sozumu tutuyorum, ilgilenen okusun.
Ctesi aksaminin planladigimiz sekilde gelismedigini duyurarak ,dogrudan pazara gecmek istiyorum izninizle.
AAAAA ama oncelikle uykuya yenik dustugum icin kacirdigim "televizyon makinası"ndan soz etmeliyim.Bu kez uyumadim ve izledim..Okan Bayulgen hem gosteri isini hem de oyunculugu mukemmel yapiyor bence.Her programi bir oncekini kesinlikle asiyor.Kurulan dekor,akisin duzeni,konuklar ki, Hulya Avsar ve Hakki Devrim icin ayri bir yazi konusu olusturmak gerekir..Hersey mukemmeldi.Iki oyuncu var ,onlarda konusulan konuya gore birseyler yapiyorlar ama cok guzel yapiyorlar.Tabi ki canli parformansda Sebnem Ferah....Gercekten harika bir proramdi.cok buyuk keyif aldim.Okan Bayulgen sevenelere siddetle tavsiye ederim kacirmayin.
Pazar gunu havanin durumuna gore karar verecegimiz icin belirli hicbirsey yoktu.Baktik hava guzel (ben de tum ev islerimi bitirmisim) yapacak birsey yok hadi doganin kucagina dedik ve yola ciktik.Daha once de soyledigim gibi benim bortu bocekle iliskim son derece seviyeli yurur.Dolayisi ile konuk oyuncu tadindaydim.Oysa arkadaslar masallah capucinodan,kakaoya,meyveye ,cereze kadar herseyi hazirlamislar.Simdi burada utandim dememi bekliyorsaniz ,hic beklemeyin cunku ben sadece yemege gidecegimizi saniyordum.Ama haklarini yiyemem yolculugumuzu cok keyifli gecirmemize katkilari buyuk oldu.Aslinda gitmek istedigimiz yere gidemedik cunku kapanmis o tesis.Olsun dedik, hava guzel bildigimiz baska yerler var.Ne gam. Hemen rotamizi baska yerlere cevirdik.Yolda koylulerle komik diyaloglarimiz oldu.Ama en babasi arkadasimizin yol sormak icin koskoca koyde ,koyun delisini secmesi idi. :))) Aslinda adamcagizin koyun delisi oldugu uzaktan belli idi ama benim humanist arkadasim, bu gorsel farki gormezden gelip yol sorma gafletinde bulundu.Elbette insan canlisi arkadasimizin hakettigi gibi onunla eglenmeyi ihmal etmedik.
Sonra yolda domates bostanlari goduk.Tabi biz hormon cocugu oldugumuz icin pek bir heves ettik.Hemen bunlari toplayan koylulerin yaninda aldik solugumuzu.Cok tatli insanlar herseyden once.Oturduk sohbet ettik.Koylu kizlarla zengin koca muhabbeti yaptik. :))) Gordugunuz gibi kadin heryerde kadin.
Sonra da onlardan iki kisilik cekirdek bile olamayan bir aileye fazlasiyla yetecek kadar dogal domates satin aldik.Olsun ama hormonsuz, dalindan..Cok guzel yaaa..
Sonrasinda gol kenarinda iyi bir aksam yemegi.Sonrada somine basinda sicacik cay.Hersey iyiydi hakikaten.
Donuste ugradigimiz bir yerde eski bir dosta rastladim.
Coktandir okuyamadigim kitaplarimin yanina bir basyapit oldugu soylenen "su cilgin turkler" ide eklemek icin raflarin arasinda dolasiyordum ki kulaklarimda o dostun sesi cinladi." ucun kuslar ucun ,yarin oldugu yere...." İlhan İrem....Tum zamanlarda tartismayacagim, bana gore dusunce adamligi muzisyenliginin onunde bir sanatci.Hemen bir albumune yapistim.Onu orada raflarda birakip gitmek icime sinmedi.Onuda aldim, kitabimin yanina koydum.Kitaba dun aksam basladim.Beni ilk sayfalarda sardi.Devam ediyordum ki esim tv de bir filme dikkatimi cekti.Akillara zarar fantastik bir film."John Malkovich Olmak"....Filmde oyle bir kurgu var ki izleyeni kendi icine cekiyor.Baska bir seye bakamiyorsunuz bile.Her karede bir sonraki kareyi merak ediyorsunuz.İc ice gecmis bir suru konu gibi duruyor once ama hicde oyle olmadigi anliyorsunuz.İlginc ve sinema filmi izledim dedirten,damakta degisik tatlar birakan bir filmdi...
Bir haftasonu daha boyle gecti iste.Gece dag havasi almis bir bunye olrak deliksiz uyumaliydim.Oyle olmadi .Dag havasi ctesi yaptigim dedikoduyu duydu ve ocunu aldi.Hic uyuyamadim.Huzursuz uyudum daha dogrusu.Ama soylemistim bana gore degil bu isler diye .Mutlaka bir marazasi cikacak...

Cumartesi, Aralık 03, 2005

GOL KENARINDA KAHVALTI YAPALIM MI?

Bu ctesi gecesi disari cikmak istemiyoruz.Tembel tembel takiliriz belki.Yine de son andaki bir telefon butun akisi degistirebilir.Ama su anda plan bu..Oysa pazar icin cok hos planlarimiz var.Sabah daga cikacagiz.Gol kenarinda kahvalti yapip belki yuruyus yapariz.Sonra da aksam ustune yakin saatte yoruldugumuz bir zamanda ormana nazir bir kir lokantasinda yemek yiyecegiz.
Kulaga ne guzel geliyor di mi.?Ben de anlatirken pek bir hosuma gidiyor.Ama benim otla,bortu bocekle iliskim en cok iki saat bilemedin uc saat surmeli.Ondan sonra ben de bir sikilma,bir yorgunluk duygusu basgosterirki uff uffff.Eger oyalama konusunda mahir iseniz bir saat daha cekebilirim.Sonrasinda evimden aylardir uzakmisim gibi bir ozlem baslar.Kuru ve tozsuz bir ortam.Cesmeden akan su,kullanilabilir temiz tuvalet.Aninda ulasılabilir firin,mikrodalga,bulasik makinasi, televizyon.Insanlarin dogaya kacisini bir turlu anlayamiyorum.Eger bizim icin uygun yasama ortami ormanlar olsaydi yerlesim merkezleri kurulmazdi.Dereden su alir,avladigimiz kusu pisirir sonra da bir kuytuda uyurduk.Ama belliki biz boyle bir yasam icin uygun bir yaratiklar degiliz, oyuzden zaman icerisinde isleri biraz daha buyutup kent yasamina donmusuz.
Aslinda benim doga asiklarina bir itirazim yok.Bende etrafta cicek ,hayvan ,cam kokusu seviyorum ama bu benim kent insani olmami engellemiyor.Ben istiyorum ki peyzaji yapilmis bahcelerde oturalim.Agacli yollarimiz olsun ama ortası tas doseme ya da asfalt olsun.
Belki ben kent insaniyim.Ne kadar da dogal yasami istesem kentli ve 2000'li yillari yasayan bir insanin hakki olan her luksu yasamak istiyorum.Poyraz vurmus eller , dudaklar bana gore degil.Sadece el kremi ile yetinmek istemiyorum, tas firinda ekmegi sevebilirim ama illaki bunu ben yapmak zorunda degilim.Tas firinda ekmek yapan abilerimiz ne icin calisiyor degil mi.?
Kavalin sesine itirazim yok.Iyi bir muzik calarda "hotel california" dinlemeye yada ev sinema sistemi kurulmus bir odada "hayat guzeldir" i izlemeye kimse itirazi olmaz sanirim.
Neyse sadece bir gunluk doga yuruyusu icin bu kadar vidi vidi yeter.Aslinda arkadaslarimin basinin etini yememem icin size icimi dokmem gerekiyordu.Ama bu kadarida fazla.Benim su yaptigima kent insani yorumu denmez, bir tembelin kendini kurtarma cabalari denir.Yuh artik.En iyisi susup bir gun de olsa bunu yasamaya calisayim.Belki severim.
Off ya mecbur muyum? Evet mecburum.Sevgili esim bundan cok keyif aliyor ve islerinin cok yogun oldugu su gunlerde boyle bir degisiklik ona iyi gelecek.Belki biraz olsun rahatlayacak.
Simdi susuyorum ve yapiyorum.Pazartesi olanlari anlatirim.Herkese iyi bir haftasonu diliyorum.

Cuma, Aralık 02, 2005

Gozlerini soyle bir acti, yine kapadi.Yerinde kalkacak gibi gorunmuyordu.Ust dudaginda ucuk cikmisti galiba .Bu cizlamayi tanirdi.O kadar atesten sonra normal dedi.Ilıklerine kadar cani aciyordu.Bogazi , oraya nasil girdigini bilmedigi bir sise fircasi ile surekli asagi yukari temizleniyordu sanki.
Yataginin nasil hem bu kadar cazip, hem de nasil bu kadar itici olabildigine sasiriyordu.Basini yastigina gomup saatlerce uyumak istiyordu.Ama yatagi oyle bir batiyordu ki vucuduna.
Kalkmak icin hamle yapmak istedi ama olmadi.Oysa ise gitmesi gerekiyordu.Yapamayacakti.Dunya yansa umurunda degildi.Bugun yatacakti.
Gribin ucuncu gununde idi tam tepe yapmisti yani bugun.Disarda kar yagiyordu.Biraz usur gibi oldu, sirtini kapatti yavas bir hareketle.Oda soguk degildi ,bunu burnunun ucunun sicakligindan biliyordu.Burnunun ucu onun termometresiydi.Eger soguksa mekan soguk normalse,ortam idealdi.Yine de urperdi, gripten dedi kendi kendine.
Sanirim organlarim yer degistirmis dedi sonra da.Zira midesi tam sise fircasinin altinda bir yerde duruyordu.Kalbi de nasil oldu bilmiyordu ama tam ucugunun altina yerlemisti.Orada atip duruyordu.Ve bu durumda olmamasi gereken sey olmustu.Cisi geldi.....Hayirrrr dedi.Bunu yapamam..Ustumu ortemiyorum ki, cisimi nasil yapayim?Bir sure direndi,bir surede kalkmak icin ugrasti.Ya da o oyle sandi.Banyodan cikarken yuzunu yikamak istedi.Aynaya baktiginda yuzune nasil bulastigini anlayamadigi camur katmani gordu.Kisik gozlerini biraz daha araladi.Biraz bozuldu ,kendi kendine biraz solmusum galiba dedi.Zira camur falan yoktu ortada.Nasil bu kadar cirkin gorunebildigine o da sasirdi.Saclarini agir bir hareketle geriye atti.Aynaya yaklasti, gozlerini biraz daha acti.Uffff igrenc gorunuyordu.Bu iskenceye daha fazla dayanamayacagini dusunurken, yatmadan once kokan nefesini dis macunu ile saklamak istedi.Zaten bu son hamlesiydi.Daha fazlasini yapacak enerjisi
kalmamisti.
Yatagina uzandi,gozlerini kapadi cok kisa bir rahatlama hissetti.Birazdan yatak yine batmaya basladi.Bu iskenceya nasil dayanacagim diye dusunurken odasinin kapisi acildi.Bir tepsi icinde ilik sut, bir parca ekmek ici ve rafadan oldugunu tahmin ettigi yumurtanin ona dogru geldigini gordu.Tepsiyi tutanin gozlerinde sefkat ve kararlilik vardi.Bu sefkate direnmemeye karar verdi.Zorda olsa kahvaltisini yapti.Bu arada tv de olan bitenleri izleyerek kendi merkezinden uzaklasmayi denedi.Basarili da oldu.Ilik sut iyi gelmisti.Sonra sirasiyla antibiyotigini,vitaminini ve agri kesicisini aldi.Hicbir seye itiraz edecek hali yoktu.Bir kez daha banyoya gitti.Dondugunde yatak carsaflari ve yastigi degismisti.Dolaptan temizleri inmis dedi, leylak kokulu temiz yastigin kokusunu icine cekerken.Yemek yediginden mi, guvenli ellerde oldugundan mi yoksa gribi kaniksadigindan mi bilmiyordu ama kendini biraz daha iyi hissediyordu.
Yatagina iyice yerlesti,basini leylak kokulu yastiga gomdu, tvye kulak kabartti.Hasta bunyesi sabah sabah bu kadar harekete ve kuvvetli antibiyotige daha fazla dayanamadi ve kendini uykunun kollarina birakti.Ruyasinda kardan adam yapiyordu....Yinehastalanacagim dedi ofkeyle..Sonra diger tarafa dondu ve ruyasina devam etti.

Perşembe, Aralık 01, 2005

Yurudukce ayaklarinin altinda kalan sonbahar yapraklarinin citirtisi duyuluyordu.Hava acikti ama ogleye yakismayan bir serinlik vardi.Havada son kalan kuslarin civiltisindan baska ses yoktu.Onunde uzanip giden yol boyunca hicbir hareket yoktu.Sanki zaman durmus, her iki yanini yasli cinarlarin kapladigi yolun bir resme donusmesi icin adamin o yoldan uzaklasmasi bekleniyordu.
Adamsa kafasinda bir suru soru ile basinin ustundeki gogu,sarinin ve turuncunun tonlari ile bezenmis yapraklari,yagmurdan kalma nem kokusunu ve kuslarin veda sarkilarini duyamayacak kadar mesguldu.
Ne yapmaliydi, kime gitmeliydi.Bu kadinla basi iyiden iyiye beladaydi.Bir karar vermesi sartti.Ama icinde bir sesin ona yol gostermesini bekliyordu.Cunku karar alacak cesareti kendinde goremiyordu.Ya isyerinde ki durumlar, mecbur olmasa bir dakika cekmezdi.O'na is mi yoktu.Iyi bir egitim almisti henuz genc sayilirdi.Ama bu mecburiyetler yok mu elini kolunu bagliyordu.
Kafasinda bin tane soru cevapsiz halde dolanip duruyordu.Artik tek basina bu yuku kaldiramayacakti.Bazen cekip uzaklara gitmek istiyor, bazen hicbirsey yapmadan oylece kalmak istiyordu.Bazen kalabaliklara karismak bazen cit bile duymak istemiyordu.Bes dakika once begendiginden nefret edebiliyor, nefretine ise bir anlam veremiyordu.Renkler artik eskisi kadar canli degildi.Zaten renkleri kim takiyordu ki.Etrafi koyu renk bir tul ile ortulmus tum hayati oradan izliyordu.
Ah bu gogsune coken agirlik, nefes alamiyordu.Sigarayi yine iki pakete cikarmisti.Ama bu kadinla baska ne yapilabilirdi ki.Yiller once ellerini avuclarina bir kus gibi birakan kadin gitmis ,yerine yuregininde dolasan bir akrep gelmisti.Ne olmustuda buralara gelmislerdi.Bak islerde kotu gidiyordu.Hic degilse o evde destek olsaydi.Ya da isinde mutlu olsaydida calisarak rahatlasaydi.Babasi hastanede idi.Tahlil sonuclari daha gelmemisti.Ya ona bir sey olursa? Annesi ne yapardi.Ah su kadin kayinpederine gosterdigi sevginin onda birini kocasina da gosterseydi.Ne olmustuda buralara gelmislerdi.Hic birsey anlayacak,analiz edecek durumda degildi.Alleri bagli bir havuza itilmis gibiydi.Cikmak icin hicbir yol bulamiyordu.Bundan daha kotu ne olabilir diyordu.Daha kotu durumda olanlar vardir elbette ama boyle boktan hissetmek bunalimin standardi sanirim diye dusunuyordu.Herkes acisini kendi icinde farkli siddetlerde ama yaklasik duygusal hasarlarla yasiyordu neticede.Yani su anda kendinden daha kotuleri dusunecek hali yoktu.Cengiz hep bunu yapiyordu. "oglum bak ne durumda insanlar var toparla biraz, seninki gececek..."bunu duymaktan nefret ediyordu."Haline sukret".......Cok istiyorsan sen et.!Ben etmek istemiyorum! Cunku boktan hissediyorum ve beni hicbirsey teselli etmiyor.
Tam bu dusuncelerin icinde bunalmisken derinden bir ses ile irkildi.Ne kadar yurudugunun bile farkinda degildi.Ustelik ufaktan bir yagmur baslamisti yine.Toprak yol biraz daha kayganlasmisti.Derinden gelen ses o kadar net ve yuksekti ki ne oldugunu once anlamakta gucluk cekti.Sonra gozlerinin onunde bir otomobil belirmesi ile filmin kopmasi bir oldu.Ne oldugunu anlayamiyordu.Hicbirsey hissetmiyordu.Sadece gozleri acik bakiyordu.Ama bu kez yolu degil yagmurlu gogu goruyordu.Dudaklarına,goz kapaklarina,burnuna ,tıp tıp tıp..Yagmur yagiyorduSesler secmeye basladi.
-Oldumu yoksa!
-Allah kahretsin! Yolun ortasindaydi ama!
-Ya olduyse?
-Nabzina bakalim.Yerinden oynatmayin.
Sesler bazen boguklasiyor,bazen yukseliyordu.O'na birsey carpmis olmalıydi.Evet evet bir kaza gecirmisti.Tam olabilecek final oldu iste diye dusundu once...Boyle boktan bir durum ancak boyle bir finalle sona ererdi.Kurtuluyorum diye gecirdi icinden.Ama bu hissizlik ne garipti.Neden aci hissetmiyordu?Biyeri kaniyoymuydu acaba?Basinda birileri ona surekli birseyler soyluyordu.Ama artik anlamiyordu.
Bir an panikledi.Ya oluyorsa?Daha cok gencti, sevdigi bir karisi vardi.Haberi duydugunda nasil olacagini dusundugunde vucudunda hissetmedigi aciyi kalbinde hissetti.Babasi...annesi...olmemeliydi.En azindan simdilik.Terziye verdigi cizgili takim geldi aklina haftasonu alacakti.Sonra aklina gelene o da sasirdi.Neler dusunuyordu.Fener -Galatasaray maci vardi bir de.Patronla cikacaklari isyemegi..Japonlarla isi kaparlarsa ,terfi etmesi isten bile degildi.Ya Kemal'le giderse patronu o yemege, Kemal terfi ederse.Mezarina tesekkur icin bir demek cicek birakirdi artik!!!
Lanet olsun! Havada ne guzeldi.Yapraklar cennete gicedi icin mi bu kadar renkliydi.Bir mesajmiydi bu.Yagmur ile kuslar birlikte sarkiya mi basladilar.Tam da olurken hersey guzellesti.
Bu adamlar bana bisey mi demeye calisiyor.
-Birakma kendini dostum.Hastane cok yakin.Sakin birakma kendini.
-Allah'im lutfen bisey olmasin bu suclulukla yasayamam.
-Senin sucun degildi ki yolun oratsinda aniden belirdi.
Suc bendeymis diye dusundu.Araba hizla yol aliyordu.Birisi elini tutuyordu.Yagmur hizlanmisti.
Kahretsin olmek icin fazla guzel bir gun diye dusunuyordu...Yol caddeye kivrilirken gozlerini kapadi yagmuru dinlemeye basladi.Beklemekten baska caresi yoktu..