Çarşamba, Mart 01, 2006

AKŞAM EVİNE GELMİŞ-5

........"Ve şiir yazmaktır,
süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine,
bir beyaz kağıda herşey yazılabilir senin dışında ,
güzelliğine benzetme bulmak zor,
sen iyisimi sana benzemeye çalışan herşeyden,
bir gülden bir ilk, bir son bahardan sor.
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin,
ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğimin...
anlarım bitkiden falan ama..
anlatamam toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yok..
sen bana ışık ver yeter ben de filiz çok..
köklerin içimde gizlidir.
gelen, giden, açan, soran, deren, budak yok
bir şiir istersin içinde benzetmeler olan..
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benziyecek kadar güzel bişey yok..."

Şairin dizeleri geçiyordu içinden..sonu nasıl bitiyordu sahi..Güzel bitiyordu.Dilinin ucundaydı..Hatırladı..
"Sana bakmak Allah'a inanmaktı".......
........
Evdeydi nicedir.Mecbur olmadıkça çıkmıyordu dışarı.İşyerine de pek uğramıyordu.Neyseki iyi bir ekibi var.Kendine dönecek lüksü bu ekip sayesinde buluyordu.
O günden sonra kadını hiç aramadı, işlerini bir süre için başka birine devretti.Aklından silmek istiyordu.Bu aşkın imkansızlığına daha da inanmıştı çünkü.Aklından çıkarmak istiyodu ama o son görüşmelerini tekrar tekrar düşünüyordu.Ellerine dokunduğunu hayal edip mutlu oluyordu.
Zamana ihtiyacı vardı.Ama bu zamanın ne kadar olduğunu kestiremiyordu.Canı gittikçe daha çok acıyordu.Sevmek ölmekten acımıydı acaba?Tercih edilecekse biri ve diğerinden daha az acıtıyorsa onu seçebilirmiydi?
.......En son söylediğine inanamadı..Ölmek haaa? Ölmeyi düşünecek kadar sevmek ha...Hani eğlenirdi arkadaşları ile.."Mantıklı olmayan hiç birşey peşinden gidilecek kadar önemli olamazdı" ha...
Boğazındaki ateş topu ateşten damlalar gibi akıyordu bazen."Ağlamakla açılır insan" derdi babaannesi neden açılamıyordu.
Kah nefret ediyordu kadından, kah adını sayıklayarak ölmeyi bile paye sayıyordu kendine.Kah gülüyor kah duvarları yumrukluyordu.Ama bitiremiyordu işte içinde.
O çaresiz günlerden biri idi yine.
.Duş alması gerektiğini farketti..Zira bu koku yaşayan bir organizmadan çıkmamalıydu.Duşa girdi.Uzun uzun tepesinden akan suyun altında kaldı.Dününemiyordu.Hiç farkında olmadan traş oldu.Boş ve uzun uzun aynaya bakarken traşı bitti.Üzerini değiştirdi.Camları açtı ,evi havalandırdı.Markete inip sigara alacaktı.Montunu alırken kapı çaldı.Açmak istemedi.Kimse ile konuşamazdı.İçeri girdi kapıdakinin gitmesini bekledi.Kapıdaki gitmedi.Uzun uzun ve ısrarlı bi şekilde kapı çalıyordu.Çok sinirlendi.Oldum olası ısrardan hazzetmemişti..Gitti kapıyı açtı hızla.
O an dünya karardı , döndü, uğuldadı, kişisel kontrolünü bir süreliğine kaybetti.Sürprizleri hiç sevmezdi.Bu kontrolsüz tepkiler onu sinirlendiriryordu.
Günlerce adını sayıklayıp rüyalarında görmek için sürekli uyuduğu kadın karşısında idi.Ve yüzünden hiçbir duygu okunmuyordu.
Merhaba dedi kadın.Merhaba dedi o da..Gelebilir miyim?
Gel dedi adam.Gel otur üç dakika sonra buradayım.Sigara içmeden bunu kaldıramazdı.Tuh dedi kalıbına senin..İçinde tanımadığı bir ses suyrılıp söylemişti bunu ona..Madde bağımlısı oldun öylemi? Tebrik ederim diyordu alaycı alaycı.Eliyle başının üstünden kovdu o sesi.Şimdi olmazdı.Gitmesi ile gelmesi bir oldu.Kadın bir koltuğa oturmuş.Bir sigara yakmıştı bile.Bana söyleseydin bırakmazdım seni.Ben de vardı dedi.Ve odaya güneş doğdu birden.Gülümsüyordu.Gözlerinden çıkan ışık sokağı aydınlatabilirdi.
Oturdular.Uzun uzun konuştular.Geçen sürede neler yaptıklarını anlattılar birbirlerine.Adam ilk kez bu kadar kendini açık etmişti kadına. Ama umurunda değildi.Kadının omuzlarında ağlıyordu.Kadında başını okşuyordu sesizce.Sonra sustu sorar gibi baktı kadına.
Kadın bir sigara yaktı bir yudum su aldı.
Erkek arkadaşımdan ayrıldım dedi.Senin yüzünden ayrıldım.Şimdi burdayım ama sonumuzun olmayacağını biliyorum.Sen ve ben olmaz.Hedeflerimiz,beklentilerimiz, huyumuz, takıntılarımız..... çok yorucu bir aşk olur bu.Daha ilk aydan kavga başlar.Çünkü çok benziyoruz.Sonra yıpranırız.Birbirimizden nefret ederiz.Dedim ya sana "tarla kuşuydu juliet"....
Tüm bunları bilerek neden burdayım biliyor musun? Seni yaşamadan tüketemeyeceğim.Yaşamaya geldim.Yaşayıp zamanla atacağım seni damarlarımdan.Kendimi zora koşmayacağım.Unutmalısın diye emretmeyeceğim.Ben de sende emir almayı sevmeyiz..Kendi kendine tükenecek.Ve aklımızda keşkeler olmadan ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız.Sana geldim diyemem, seninim hiç diyemem.Ama nefes alabilmem için sana ihtiyacım var.Görüyorum ki senin de bana.
Ve bu süreyi ikimiz içinde en iyi şekilde yaşamaya çalışacağım.Eğer tamam diyorsan ben hazırım.
Şu anda şart koşacak hali yoktu.Tüm kaleleri fethedilmişti .Üstelik güzel de konuşmuştu ve aynen öyle düşünüyordu o da.Bir farkla, çok yıpranabilirdi ama damarlarından asla atmayacaktı onu..ne yavaş yavaş ne de birden bire..Bu kadının herşeyi mi güzel Yarabbi ne güzel akıl etti de konuştu bunları diyordu az önce bağımlı olduğı için onu suçlayan ses..O sesi de sevdi sonra..Odanın renkleri açıldı birden.Sigarayı bırakmaya karar verdi.Kadına sarıldı.İlk kez teninin kokusunu çekti içine.Elleri ellerinde gözlerine baktı uzun uzun..
Sonra birlikte yazdan kalma sonbahar akşamında elleri ceplerinde yanyana yürüdüler.Eve döndüler konuştular ,sustular,şarap içtiler..Ve adam hayalindeki gibi kadının dizlerinde uyudu...

Şiir: Yılmaz Erdoğan

YAZANIN NOTU: THE END

2 yorum:

PALLAS dedi ki...

ne güzelll yazmışımmm beeaaa...elime sağlık..

zehra dedi ki...

:) ay hakkaten be ya çok güsel olmuuuuş:)