Cumartesi, Mart 11, 2006

DELİ SAÇMALARI

Masanın bir ucunda hep bekleyen oturuyor, hiç bir şey demeden bakıyordu sadece. Orada olması o masada olan biteni takip etmesi anlamına gelmiyordu.Aklı fikri herşeyi beklenende idi.
Nafile bir bekleyiş olduğunun son derece farkındaydı, beklemek onu yormuyordu.
Masanın bir ucunda yetişmeye çalışan vardı.O da aslında orada idi ama aklı ve heyecanı o kadar hızlı yol alıyordu ki çokkktaann masadakiler geride kalmıştı bile.Yetişmeye çalışanın hemen yanından bitkin olan vardı.Orada bıraksalarda kıvrılsa uyusaydı.O kadar bitkindi ki hiç bir şey umurunda değildi.Aslında o da bu masayı pek umursamıyordu.
Rahat bir yerde uyumakdı tek isteği, kendini uyuşturmak hiçbişeyin farkında olmamak.Onun yanında keder duruyordu.Kendine acımaktan başka sanatı olmayan keder masada ki en hazin öykünün sahibiydi kuşkusuz.Anı yaşayansa hepsinden farklı olarak o masada ve herşeyin farkındaydı.Tek tek gözlerine bakıyor hepsinin ,içinden yorumlar yapıyor ,için için alay ediyordu onlarla.Hepsi hakkında bir yorumu vardı.Ama doğru ,ama yanlış... Belki de en büyük hatasıydı geçmişten ders almayıp ,geleceğe dair plan yapmaması.Ama o buydu işte.Hepsi tek tek masanın etrafını çevirmişlerdi.Eksikler vardı.Belki gelirlerdi daha sonra..
Ortada bir beden vardı ve mümkünse hepsi ona tek başına sahip olmak istiyordu.Toplantıda bunun içindi zaten.
Tam birşeyler konuşacaklardı ki özgür geldi.Her zaman olduğu gibi başına buyruktu.Toplantı saatini falan takmamıştı.Paldır küldür girdi içeri.Ve hemen el koydu karar verilmediyse alıp gideyim ben bu bedeni.Bu kez benim olsun....
Hemen itirazlar yükseldi.Hep bekleyen daha yüksek sesle atıldı..Öylemmiiii? Peki ben ne yapacağım, sen onu alınca.Benim hayallerim var beklentilerim var sen onu alınca onlar bitecek buna izin veremem..Arkasından yetişmeye çalışan atıldı.Durun bir dakika..Yetişebilmem için ona ihtiyacım var.Onun arkasından öbürü, onun arkadından öbürü, habire konuşuyorlardı.Kapının açıldığını farketmediler bile.
Bilgi gelmişti.Şöyle bir baktı odaya hepsi ayrı telden çalıyordu.Bedende ortada öylece yatıyordu.Ben dedi, bunlarla nasıl başa çıkacağım hiç mi akıllanmayacaklar.?Gülümsedi..Derin bir nefes aldı Yerine yani,masanın başına geçti oturdu.Tek tek farkettiler bilginin geldiğini.
Sonra bir sesizlik büründü odaya.Bilgi , bakıyorum yokluğum sizi daha da körleştirmiş.Şu zavallı bedene yaptıklarınıza bakar mısınız? Gözlerinden yaş geldiğini eminim hiç biriniz farketmemişsinizdir. Oysa onun hepinize ihtiyacı var.Oysa o ,sizinle yol alıyor.Ama herbiriniz onu tek başına zaptederseniz buna dayanamaz.Herbirniz onun ekmeği suyusunuz.Hep yetişmeye çalışan atıldı.Ben daha çok isterim.Sabır denen düşmana karşı onun bedenine ve ruhuna ihtiyacım var.
Bilgi kaşlarını çattı..Neden düşman olsun.Öğrenemedin gitti.Sen ne kadar uğraşırsan uğraş ,bu kafayla gidersen zaman seni altedecektir.Neden onunla işbirliği yapmıyorsun böylece daha kolay varırsın istediğine.İstediğim mi? Ben ne istediğimi bilmiyorum ki dedi.
Kederin gözlerinden yaşlar boşandı.Ne hazin dedi.Bu kadar çaba ne olduğunu bilmediği bir şey üzerine.Bilgi kederin gözlerine baktı.O ne istediğini bilmiyor keder, ama senin bildiklerininde sana faydası yok.Çünkü hep kötü şeyleri hatırlıyor hep kendine acıyorsun.Bu zavallı bedene nasıl zarar verdiğini biliyor musun?Onun beyninde bir hastalık gibisin.Gittikçe tükeniyor ve yakında tüketeceğin bir beden kalmayacak.Kederlenen aniden sustu ..Tokat yemiş gibiydi.
Özgür ,siz dedi ancak bunu yaparsınız.Ama ben onun tüm sınırlarını kaldırıp istediğini yapmasını sağlayacağım.Hiçbiryere ,hiçbirşeye bağlı olmayacak.Hiç kimseye hesap vermeyecek.Kimseye bağlı olmayacak ,rüzgar nereye eserse oraya gidecek.Canı ne isterse onu yapacak..
Bilgi ona döndü ve dediki, özgür uçan balon bilir misin?
Bilirim dedi özgür.O da senin gibi özgürdür.İçindeki her ne ise onu uçurur, ayaklarını yerden keser.Elinde bırakınca masmavi göklere doğru yol alır.Ne mühiş bir duygu dedi özgür.Evet dedi bilgi..Müthiş.Ama o masmavi göğün sonu yoktur.Ve gideceği yer kara uzayda bi yerlerdir ve uzaya varmadan patlayacaktır üstelik.Belki bir yere bağlı kalabilseydi gözleri gülen çocuklara eşlik ederdi.Gökyüzünde yalnız başına patlamazdı.Belki ona biçilen hayat ne kadarsa o kadarı daha anlamlı geçerdi.
Bitkin işte dedi benim dediğime geldiniz hepiniz.Rahat bırakın onu.Bana verin zaten çok yorgun kolunu kıpırdatacak hali yok.Ruhu çok bitkin.Kendine bırakın ber de ben olayım yanında.Tam ağzını açıp daha başka şeyler söyleyecekti ki bilginin ona baktığını farketti ve sustu.Hiç azar yiyecek mecali yoktu ve bu beden o na tek başına kalmazdı.Karar vermişti savaşmayacaktı.Bilgi ona diyeceklerinden vazgeçti.Savaşmıyordu bile. O gün o masada ki herkes zavallı bedeni ve aslında aslan payı olan bedeni alabilmek için kendi yöntemince uğraştı.Bir yere varamadılar.
Bilgi dediki..
Bekleyin geçmişi ve ders aldıkları geliyor.Onlarla anlaşmaya çalışın.Ama unutmayın ki bu beden ,bu beyin tek kullanımlık.Onun kullanım ömrünü uzatmak sizin elinizde.Bu kadar hoyrat davranırsanız ona yakında uğrunda savaşacağınız birşey kalmayacak.
Sonra bilgi kalktı gitti.
Geçmişi ve ders aldıkları geldi.Hepsi bu ikisine bakıyordu.
Çok konuşmayacağız dedi ikiside.Biz öğrendik ki hiçbirnizden vazgeçemeyiz.Biz onu geçmişi ve ders aldıklarıyız elbette.Ama karar onun.Hanginizle ne kadar yol alacağı onun bileceği iş.Geçmişinde yaşanmış bir sürü örnek var..Evet dersler de almış bunlardan.Ama çıkardığı dersler tamamen onun bileceği iş.Birazdan uyanır kimi isterse onu yanına alır.Bu onun eleği,onun süzgeci..Bazen alınan her ders mutlak doğruyu vermez.Bazen mutlak doğru iyi hissettirmez.Bazen bir çıkarım tüm genellemeleri siler.Bazen tüm genellemeler ona kişiye aykırıdır.Onun içinde ki uyum ona özeldir ve formülü yalnızda onda gizlidir.
Güneş doğdu, sabah oldu.Önce beyin uyandı hemen bedeni uyardı.Beden yatağından kalkltı .Tek tek üzerine giydi hepsini.Belki bugün onun için farklı olacaktı belkide dünün aynısı.Herşey onda gizliydi ve bazen çok sıradan başlayan bir gün bambaşka bir bilinç boyutunda bitebilirdi.
Ve bazen bambaşka bir bilinç boyutunda iken ölüm hiç olabilirdi.Ve bazen tüm pencereler bir ışığa açılırdı.Ve bazen aynı pencereler ışığa kapanırdı.Öz olan neydi?Bulunmuşmuydu acaba?
Öz olan, gözle ayırd bile edilemeyen bir hücre ile evren arasındaki tıpkılığı farkedip bu ahenge layık olmaya çalışmaktı..

Hiç yorum yok: