Salı, Ocak 17, 2006

Ben Grip Oluyorum,Ateşimmm çıkıyoooooo

".........bir acı gurbet türküsü gibidir yaşamak ah böyle yaşamak, varsın olsun yine de güzeldir yaşamak ah yaşamak....."
Sanırım hüzünlü bir yazı bekliyorsunuz ama değil.Aslında nedir peki derseniz ona da cevap veremem.İçimden bu şarkının sesi yükseliyor, hep bunu söylemek istiyorum.Ve itiraf ediyorum ne yazacağımı halen bilmiyorum.İki şey biliyorum bu şarkıyı hep söylemek istiyorum ve çok fena yazım geldi..Bakalım ne çıkacak? Belki siz okumadan ben bu yazıyı silerim bile.
Bu şarkı içimde öyle bir duygu uyandırıyor ki, hani karakışlardan sonra baharın ilk sabahına uyanırsın, çiçekler dallarında patlamaya hazır tomurcuktur daha, güneş uzun zamandır ilk kez bu kadar ısıtmıştır içini, badem ağaçları bembeyaz gelinler gibi bezenmiştir ve hep içinden son donu yapmasa bu çicekler kurumasa bari dersin.Ya da ne bileyim önemli bir sınava hazırlanmışsındır aylardır o gün gelip çatmıştır sınav bitmiştir.Kapıdan çıkmışsındır ve az önce girdiğin kapı ile çıktığın bir değildir sanki..Aslında aynı kapıdan başka bir mekana çıkmışsındır renklerin daha net seçildiği trafiğin bile tatlı geldiği elin cebinde yürümek istediğin, taşa tekme atmak istediğin ,kuş gibi hafiflediğin bir mekan..Ya da uzun süre ayrı kalmak zorunda olduğun sevgilini beklediğin ve onun sana doğru yürüdüğü, hasretin bittiği o an..
Bu durumlarda o kadar ince bir yerdesindir ki az önceki yılgınlığa da hakimsin az sonra ki yeniden başlangıca da..O kadar ince bir çizgidir ki bu , buz gibi deniz suyunda aşağılardan gelen sıcak kaynak suyu ile mest olmak gibidir.
İşte bu şarkı ben de bu duyguyu yaratıyor.Ağlamakla gülmek arası bir şeyler.Ne güzel yazmış yazan , sanırım Çiğdem Talu ..Yanılıyorsam özür dilerim.O'nun, Melih Kibar'ın ruhu şad olsun.İşte sanatçı olmak böyle bir şey demek ki.Sana, his- ettirmek...Seni bir ruh haline sürüklemek.
Konumuza dönecek olursak bugünlerde böyle hissediyorum.Bu iki duyguyuda aynı anda hissedebilmek hoşuma gidiyor aslında.Yaşanan onca şeyin içinden kendime oyun gibi bellediğim çıkarımlar yapmak."Bak bu çok üzdü, bu çok sarstı, bu durumda şöyle bir hareket planı yapmalı" demek.Şimdilerin popüler deyimi ile kriz yönetebilmek...
Ya da mutluluğu dibine kadar yaşamak,dünyalar güzeli yeğenimin çiçek tomurcuğu gibi , köfte gibi ,dudaklarından öperken mest olmak.Ufacık yüzünü avuçlarımın içine hapsedip suratını izlemek,poposunu ısırıp onun kahkahalarını dinlemek.Omzumda uyurken kokusunu içime çekmek..
Yani her yaşadığım duygunun ayrımını yapmak hoşuma gidiyor sanki "faideyi maksimize" ediyormuşum gibi geliyor bana.
Acaba 30 lu yaşların getirdiği birşey mi bu ne dersiniz? Kendini tanımak,ne istediğini bilebilmek ve genç bir insan olduğun için bu bilinçle durum yönetmek,duygu yönetmek,iş yönetmek, insan yönetmek..
Bir şey diyeceğim..
Saçmaladım mı?
Olsun saçmaladıysam saçmaladım.
Bu benim blogum ne istersem onu yaparım.
Aslında bu yazının içinde ayrı ayrı yazılacak bir kaç şey farkettim yazarken.Belki onlar için başka şeyler ya da o konularla ilgili öyküler yazarım.Şimdiden belirteyimde hatun kendini tekrara başladı demeyin.

not: title'ın yazının konusuyla ilgisi yok durumumdan haberiniz olsun diye yazdım..

1 yorum:

PALLAS dedi ki...

ben de mithatcığımın kulakları çınlasın desem :))))))))))