Cuma, Ocak 20, 2006

Dandini Dandini Dastana Pallas Harikalar Diyarında

Dokunduğum herşey toz haline gelip kayboluyordu.Uzun ve geniş bir yol önümde uzanmıştı.Oradan yürümekten başka çarem yoktu.Göz alabildiğine uzanan yolun sağında solunda boşluklar vardı ve hiçbiryere gidiyordu.Oysa yol bilinmezde olsa bir yere gidiyordu.
Yürümeye başladım ağır ağır.Görünen o ki yolum uzundu, aceleye gerek yoktu.Beyazımsı bir renk ağırlığı etrafta, sis desen sis değil, duman desen duman değildi.Sanki filmlerde esrarengiz olsun diye püskürtülen dumanlar gibi.Üzerimde siyah kazağım, kot pantolonumla bu renksiz ortamda hayli renkli duruyordum.
Ellerim ceplerimde yürümeye devam ettim.
Ne kadar yürüdüm bilmiyorum artık sıkılmıştım.Buraya nasıl ve niye düştüğümü bile bilmiyordum işte..Yürüyordum tam koşmaya hazırlanıyordum ki karşıdan gelen bir bisikletli gördüm.Ohhhh dedim sonunda bir insan..Bisiklet hızla yaklaşırken üstünde kimin olduğunu seçmeye çalışıyordum.İlk seçebildiğim şey bisiklete binmiş yeşil bir kurbağaydı.Galiba bana bir yerde içinde uyuşturucu olan bişey vermişlerdi.İnsan uyuşturucu alınca böylemi olurdu acaba.Kendimi çimdikledim canım yandı.Üstelik bunu kurbağa görmüştü.Bisikletini tam yanımda durdurdu.
-Ne o? dedi, bisiklete binmiş kurbağa hiç görmedin heralde? sesi bozulmuş gibiydi hafifde azar vardı tonunda.Lavahle çektim içimden.
"Yok birader ilk kez milli oluyorum sahi bacakların pedala nasıl yetişiyo ?"desem çok mu kızardı acaba.?
Bisiklete binmiş bir kurbağa görmediğim gibi kızgın bir kurbağa da görmemiştim.Ya kızdığında çok kötü oluyorsa.Temkinli olmakta fayda vardı.Ne de olsa deplasmanda sayılırdım.
-Yo ondandan değil dedim.Uzun zamandır yürüyordum bir den siz hızla gelince korktum aniden ondan şaşırdım dedim.
Kurbağanın sesi meydan okur gibiydi.
-Ha! bilelimde.!! Bak benim adım Kazım dedi.
Karizmatik durmaya çalışır gibi bir hali vardı.İçimden kahkahalarla gülmek geldi.İçim şöyle bir kaynadı ama tuttum.Gülmedim.
-Adın ne dedi?
-Pallas dedim.
-Pallas mı? o nasıl isim öyle dedi, bıyık altından hafifçe güldü.
"Ebeninki dedim.Ben bisiklete binmiş kazım isimli kurbağaya yorum yapmıyorum adamda ki....adamada ki mi? tövbe tövbee..kurbağada ki havaya bak!"
Neyse sustum.
-Öyle olmuş ne yapalım dedim.
-Dur şimdi pallas mısın dallas mısın neysen dinle şimdi beni..
"ulan ananı!!!...dallas mı kaldı lan? bu kesin Kuşum Aydın'ın programınıda izliyodur.Nerdeyim ben yaaaaaaaaaaaaa....
-Adımla dalga geçme yeşil Kazım abi dedim.
Çenesinin altı kabardı.Kaşları olsa kesin çatılırdı.Ama gözlerinden siniri barizdi.
-Bak dedi sana iki lafım var edip gideceğim.Sinirimi bozma siğil atarım.
Şimdi sen buradan doğru devam et karşına bir yol ayrımı çıkacak ,o anda kendini dinle hangi kolun sızlarsa ,kolunun sızladığı o yönden yürü.
-Peki dedim.Ne olacak sonra?
Ters ters baktı cevap verme gereği bile duymadı.Bisikletin pedalına asıldığı gibi gözden kayboldu.
Çaresiz yola koyuldum, biraz yürüdükten sonra gerçekten yol ikiye ayrıldı.Yeşil kazım abi doğru söylemişti.Tam bunu düşünürken kolum sızladı ve o yöne doğru yürümeye devam ettim.Bu arada kanat sesleri duyuyordum ama başımın üstünde kuş göremiyordum.Birden bire ayaklarımın dibine bir maket uçak düştü.
Nerden geldi diye bakınırken maket uçağın kapısı açıldı ve içinden minnacık bir kadın çıktı.
-Bir daha uçmayı denersem en adiyim diyordu kendi kendine.
Başını kaldırdı beni gördü.Çok sevimli görünüyordu.Sarı kıvırcık saçlı kara gözlü tombul yanaklı bir kadıncıktı.
-Selam dedi.Sen pannak mısın?
-Adım Pallas dedim.
Küçük kadın utandı yanlış söyledği için.. Bu Kazım kadar ukala değildi, en azından utanabilmişti.
-Benim adımda Heybet dedi.Kusura bakmayın adınızı ilk kez duyuyorumda ondan şeyettim.
-Sorun değil dedim.
Heybet mi?!!! Ha ha ha ha ha ha ha ha! İşte bu iyiydi.İçim kaynadı yine ama küçük kadının nezaketi yüzünden tuttum kendimi .
-Siz birden bire nerden düştünüz önüme Heybet Hanım dedim.Uçak sesi duymadım hiç.
-Olur mu o kadar gürültülü çalışır ki bu uçak inanamazsınız.Ama emekli olunca kendine daha iyi bir uçak ve yakışıklı bir pilot alacağım dedi.Kıkırdadı.
Sonra toparlandı hıh hımm dedi boğazını temizledi.Kanat sesi duymadınız mı?
-Ama onlar kuşların kanat çırpma sesiydi???
-Kuş mu o da ne?
Alllahıımmm neresi burasııı?
-Tamam Heybet Hanım aklım karıştı biraz neyse boşverin.
Zaten o da üstünde durmadı.
-Çok kısa bir yürüyüşten sonra bir ağaç kovuğu göreceksiniz.Onun önünde bekleyin sizi karşılayacaklar.
Peki dedim yine çaresiz.Arkamı döndüm yürümeye başladım.
-Ha Pallas! diye seslendi. Döndüm baktım.
-Koşmayı denemeyin yolunuz mesafeye değil zamana endeksli.Birşey değişmez .
Başımı olur gibisinden salladım.Acaba bu küçük kadın bana felsefi bir mesaj mı vermek istedi diye düşündüm.
Lan yoksa burası "Sofie'nin Günlüğü "mü lan.? Azına sıçiimmm nere lan bura??
Kısaa bir yürüyüşten sonra ağaç kovuğu göründü.Karşısına geçtim ve durdum.İçerden bir ses "gel buraya" dedi.Nereye gelecektim ki?Ses içimi okumuştu."Kovuğa giirr"
Artık sinirlenmeye başlamıştım.Ama çaresizdim.Kovuğa doğru adım attım kovuk büyüdü büyüdü kapı oldu.İçeri girdim..Etraf aniden renklendi.Derinden bir müzik sesi geldi.İlk kez tahminim tuttu bu kovuk kesin rustik döşenmiştir diyordum ki beklediğim şeyi gördüm.Ortamda herşey rustikti.Ama derinden gelen ses Guns 'N Roses dı galiba...Kulak kabarttı.Evet onlardı nerde olsa tanırdı.Bu garip yerde bile..
Bu arada kovuğun içindeki rustik odanın başka bir kapısından önünde mutfak önlüğü olduğu halde, şık giyimli bir adam çıktı.
-Hoşgeldin Pallas dedi.
Nihayet biri adımı doğru söylemişti.Gülümsedim sadece artık korkmaya başlamıştım.
-Korkma dedi.Macera bitti.Çok kısa bir zaman sonra kendini ait olduğun yerde ve iyi hissedeceksin.
-Peki dedim..neydi bu yaşadıklarım.Mutfaak önlüğünü çıkarıp kütüphanenin dolap kapağına astı.Önlüğü çıkarttığı yerin, yani karnına denk gelen yerin içini görüyordu.Az önce çiğnenip yutulmuş üzümlü olduğunu sandığı kek ve biraz sıvı vardı.O da çay olmalıydı.
-Iyyyyyyyy iğrenççç..dedi içinden.
Adam bunu da anlamıştı ama anlamazlıktan geldi.Nasılsa bir daha karşılaşmazlardı.
Sorunu yanıtlayalım istersen.Bu yaşadığın bir düş.Akşam yemeği fazla kaçırdın ve abuk sabuk şeyler görüyorsun.Bizi de huzursuz ediyorsun.Dua et bu yazıyı yazan senin düşünü anlatmaktan sıkıldıda işimiz uzamadı.Hoş yazan da çok akıllı değil ya.Neyse işte birazdan uyanırsın sanıyorum.Çişin gelecek çünkü.
Geldi bile.Rüyamıydı.Harbiden mi lan.?Çişim de var şimdi gözümü açınca bitecek mi bu salaklık? Gözüm acık değil mi?
Gözün kapalı olum Pallas da başka yerin açıkta kalmış senin.Hadi kalk işe de bitsin bu rezillik.

Hiç yorum yok: