Salı, Aralık 27, 2005

Güleryüzlü Sokağın Huysuz İhtiyarı

Çocukluğumun aydınlık anılarında kalmış geçimsiz bir hayaldir benim için Pembe Teyze..
O yıllarda henüz betonlaşmamış kentimizin, yeşil sokakları olan bir mahallesinde yaşıyorduk.Bahçe duvarları ortak apartmanlarda kısa pantolonlarımızla şimdiki çocukların bilmediği yakar toplar,elimsendeler,istoplar oynuyorduk.Apartmanımızda her dairenin en az iki çocuğu vardı.Her yaş grubundan ,birbiri ile ilgili konuşan oynayan bir sürü çocuk.Sadece kendi apartmanımızda ki çocuklar olsa iyi, tüm mahalleyi bilirdik.Her biri ile mesaimiz olmuştu bir dönem.O günleri düşündüğümde , iki sahne gelir aklıma.Biri aydınlık günaşli bir yaz günü ,cıvıl cıvıl kuş ve çocuk sesleri.Diğeri ise soğuk karlı kış geceleri ve akşamları yediğimiz cevizli sucuklar.
İşte o güneşli yaz günlerinde sabah kahvaltıyı zor bitirirdik.Aşşağıdan sesler başlardı."Ayyyşşeeeee aşşaaa gelsene" ,"Ümran Teyzeeeeeeeee Cem evdemiiiii" .........
Kahvaltıyı zorla bitirir kendimizi bahçeye zor atardık.Uzun yaz günlerinde o kadar oynayacak ne bulurduk şimdi hatırlamıyorum ama hep mutlu birşeyler hatırlıyorum.
Bahçede yakartop oynardık en çok.En az on-oniki çocuk olurduk.Mesaimiz çok ağırdı akşam hava kararana kadar eve girmezdik.
İşte o mutlu yakartop oyunlarının genellikle en zevkli yerinde tepemize bir kaç bardak su yerdik.Ve arkasından çatal bir sesten şöyle bir çığlık yükselirdi.
-Yeter artık canımmm..Hiç mi utanmanız aile terbiyeniz yok sizin kafam tuttu..Dağılın evlerinize, şimdi gidiyorum analarınızın yanına!!!
Oysa analarımız zaten bir komşunun evinde balkonda bizi görecek bir yerde pastalarını yiyor olurlardı.
Ama Pembe teyze özellikle yapardı bunu.Amacı anneleri rencide edip bizleri evlerimize çektirmekti.
Aslında çocukluk işte yazın o sıcağında başından aşağı su yesen ne olacak? En fazla yarım saat sonra kuruyacaksın.Ama biz de bunu oyun bellemişiz işte.Başımızdan aşağı suyu yiyince başlardı feryat.
-Anneeeeeee şu Pembe teyzeye bişey söyle yaaaaaaaaaaaaaaaaa yine su döküyo bize.
O zamanlar annelerimizde tecrübesizmiş demekki hemen dolduruşumuza gelir sinirlenirlerdi.
Belkide çocuklarının oyun haklarının böylesine engellenmesine kızar tepki gösterirlerdi ama sonuçta başlardı bir tartışma.
Pembe Teyze o apartmanın toprak sahibiydi.Güngörmüş.torun torba sahibi, gençliğinde oldukça güzel olduğu tahmin edilen yaşlı ve zengin bir hanımdı.Koskoca evde bir başına otururdu.Eşini yıllarca önce kaybetmişti.Kızı ve gelinine ise birer daire vermiş aynı apartmandanda oturuyorlardı.Fakat kızları da gelinide onunla uzun süre kalmaya dayamadığından olmalı ilişkileri komşuluk ilişkilerinden öte geçmezdi.
Aristokrat bir kadın ,kuralları kaideleri vardı.Görgüye bilgiye pek değer verir, yönetmekten oldukça haz duyardı.Dolayısı ile apartmanda onun yaşlı kafasını şişirecek çocuk vızıltılarına gelemediği gibi kontrol altında tutamamakta onu aynı derecede sinirlendiriyordu.
Yine yakartop oynadığımız bir gün kafamızdan aşağı yediğimiz bir kova su ile arkadaşlarımızın annesi çıldırdı.Arkadaşımızın anneside sadece anne değil yaşadığımız kentte herkesin tanıdığı otoriter bir edebiyat öğretmeni idi.Dersinin olmadığı bir gün bahçenin bir köşesinde tüm anneler sohbet ederken su hadisesinin yaşanması onu bir pantere dönüştürmüş, elinde dantelini ördüğü halde Pembe teyzeye demediğini bırakmamıştı.Bizim ihtiyar Pembe durur mu o da ona...Kavga kıyamet.Biz çocuklar mutluyuz ama haklarımız korunuyor.Hem de bir edebiyat öğretmeninin diksiyonu ve üslubu ile son derece okkalı ancak hakaret içermeyen ifadelerle...
Ah ne kadar hareketli bir gündü.Sonra Pembe teyze balkondan içeri girdi ve ne kadar saygısız bir nesil yetiştiğine kalpten inandı sanırım.Eh ..o ananın o çocuğu sonuçta.Ama tüm anneler sonunda bu, kendini kraliçe sanan ihtiyar huysuza dersi verildiği için pek bir memnundu.Seszizce bir süre sonra evine çekildi büyükler.Bahçe yine bize kaldı.Biz yakartopa kaldığımız yerden devam ettik, annelerimiz balkonda.O gün değil ama bir gün sonra Pembe teyze yine başladı söylenmeye, su dökmeye..Bu hep böyle sürdü.Hatta bazen işenmez bahçeye iner, yürümek için kullandığı bastonu ile bizi kovalardı.Erkek çocuklar çok eğlenirdi bu kovalamacadan.
Geçenlerde çalıştığım yere yakın bir yerde tesadüfen gördüm Pembe teyzeyi.Bunamıştı biraz.Ama çok tatlı bi yaşlı olmuştu.Beni hatırlamadı ama aldığı aile terbiyesi gereği hatırlamış gibi yaptı.O'na ihtiyacı olan bir konuda yardım etme fırsatım oldu.Bu kez yanında bir yardımcı vardı.Yine çocuklarından ayrı idi.Yeni bir apartmana toprak vermiş ordan da son derece lüks bir daire sahibi olmuştu.
Şimdi düşünüyorumda bizler onu, o bizleri nasıl hangi duygularla anardık.Şimdi ne duygularla anıyoruz.Zaman inanılmaz hoşgörü erdemini dikmiş omuzlarımıza ve şimdi bizi sinirden çatlatan huysuz ihtiyarı sevimli bir sokak hikayesinin baş kahramanı yaptırıyor bana.
Yıllar sonra hissedebileceğimiz duyguları şimdi hissedebilseydik belki savaşlarda olmazdı kimbilir.

2 yorum:

zehra dedi ki...

canııım pembe teyze yaşıyormu hala yaa. huysuz ihtiyar:)) valla zaman ona bile özlem duyduruyor. çocukken deseler inanırmıydın:)

PALLAS dedi ki...

:)) asla inanmazdım..bu yazıyı yazarken ,senin,tubanın yüzündeki gülümsemeyi hayal ederek yazdım.Ve çok iyi hissettim..